Yünüm Böğet ; tarihi yüzyıllar öncesine dayanan bir Türk geleneğidir. Doğduğu ve bugüne kadar yaşatıldığı yöre de göz önünde bulundurulduğunda yörük kültürünün bir yansıması olduğu açıktır.
‘Yünüm’ kelimesi, ilk duyduğumuzda aklımıza koyun yününü çağrıştırsa da yıkanmak anlamında eski Türkçedeki ‘yunmak’tan türemiştir.‘Böğet’ ya da ‘büğet’ ise bent yapmak suretiyle suyu büğemek yani biriktirmek anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, ‘Yünüm Böğet’i; suyun önünü büğeyerek, koyunları yıkamak olarak tanımlamak sanırım yanlış olmaz.
Yünüm Böğet, geçmişi Orta Asya Türklerine dayanan bir kültür mirası olmakla birlikte 1997 den bu yana Hasanpaşa köyünde her yıl gerçekleştirilen etkinliklerle ‘Çoban Bayramı’ olarak kutlanmaktadır.
Özünde çobanların yardımlaşmasını anlatan, hoşgörü, birlik ve beraberlik duyguları taşıyan, koyun otlatma sezonu bitimi koyunların sahiplerine teslim edilmeden önce yıkanıp temizlenmesini amaçlayan bir gelenektir Yünüm Böğet.
Yünüm Böğet şenlikleri, her yıl ağustosun son haftası ya da eylülün ilk haftası Hasanpaşa köyünde düzenlenmektedir.
Hasanpaşa, Burdur’un Tefenni içesine bağlı olup ilçeye 14 km uzaklıktadır. Köyün kuzeyi ve batısı ovalarla çevriliyken, güney ve güneydoğusu dağlıktır. Hasanpaşa, 1991 yılında kavuştuğu belde belediyesi satüsünü yaşanan göçlerin ardından 2013 yılında kaybetmiş ve tekrar “Hasanpaşa Köyü” olmuştur.
Yörede koyun otlatma sezonu yaklaşık 6 aydır. Mart ayında gelen baharla birlikte köylüler tarla işlerine yoğunlaşır ve çoğunlukla koyunlarını gütmek için çoban tutarlar.
Baharla dağa çıkarılan koyun sürüleri, ağustos ayının bitimiyle köye indirilir. Çobanlar bir yaz boyu dağda güttükleri koyunları sahiplerine teslim etmeden önce yıkayıp, temizler. Bu da Yünüm Böğet geleneğinin temelini oluşturur.
Çobanların, sürülerinde liderlik eden ve daima kendisine bağlı olan ‘elcik’ diye adlandırdıkları koyunları vardır. Sürüde birden fazla elcik koyun bulunabilir. Güçlü, gösterişli bir koç ya da yaşlı bir dişi koyun olabileceği gibi genlerinde liderlik olan genç bir toklu da elcik olabilir.
Yünüm Böğet öncesi elcikler toz boya yardımıyla boyanır. Eskiden çobanlar günler öncesi Beydağı’na gidip kızıl kayaları kırarak elde ettikleri ‘aşı taşı’nı gün boyu tezekle yakarlar sonra da yakılan aşı taşını ıslayıp (kendi deyimleriyle) kefini aldıktan sonra ertesi gün döverek ezip tülbentten geçirirlermiş. Böylece elciklerin üzerinden bir yıl boyunca çıkmayan kırmızı toz boya elde edilirmiş. Günümüzde ise çoğunlukla kırmızı olmakla birlikte değişik renklerdeki hazır toz boyalar kullanılarak elcikler boyanmaktadır.
Boyama öncesi çoban, boyayacağı elciklerin kirli ve fazla yünlerini kırkarak temizler. Daha sonra ağzına aldığı suyu elcik koyunun üstüne püskürtmek suretiyle koyunu ıslatır ve üstüne serptiği boyayı elleriyle postuna iyice yedirir. Boyanan elcik koyunlar ip püsküller, çanlar v.b aksesuarlar ile süslenir. Hasanpaşa’da hazırlıklar sadece koyun boyama ile sınırlı kalmaz; evler temizlenir, dışarıdan gelecek misafirler için hazırlıklar yapılır, böğetten çıkan çoban için yeni, temiz giysiler hazırlanır.
Sürülerin böğete indirileceği günden bir gün önceki akşamüzeri çobanlar, sürünün önünde yakınları ile el ele tutuşarak, yöreye özgü haykırışlarla koyunları köyün üst tarafındaki tepeden aşağıya doğru koşarak indirirler. Sürünün ardından havaya silah atarak yada teneke çalarak gürültü yapılır. Bu bir nevi koyunların böğete indirme denemesidir. Böğetten bir gün önce yapılan bu törene “Tostos” denir.
Tostosun yapılacağı gün öğleden sonra kura çekimi yapılır. Köyden katılacak sürü çobanları ya da temsilcileri öğleden sonra muhtarlıkta toplanır ve tüm katılımcıların huzurunda hem tostos hem de böğete iniş sırası belirlenir. Sıra, özellikle böğete inerken önem arz eder. Sabah güneş doğmadan yada çok yükselmeden sürüyü suya indirmek daha kolay olur. Güneş yükselip hava ısınmaya başladığında koyunlar kafalarını birbirlerinin altına sokarak kümelenir ve yürümez. Ayrıca güneş ışığı sudan yansıyacağı için başta elcik olmak üzere koyunların gözünü alır ve koyun suya girmek istemez.
Yünüm Böğetin Çoban Bayramı kimliğine bürünerek şenlik olarak kutlanmaya başlamasının ardından tostos sonrası köy meydanında eğlenceler düzenlenir. Yöre sanatçıları türküler söyler. Halk eğlencenin ardından gece böğetin etrafında toplanmaya başlar. Burada yakılan ateşlerin etrafında sohbetler edilir maniler söylenir. Gençler attıkları sloganlarla çobanlara destek olur.
Sabah 06:00 gibi önce komşu köylerden gelen sürüler, daha sonra da çekilen kuraya göre Hasanpaşa’nın sürüleri böğete inerler. 5 kişiden oluşan jüri, böğete inen sürüler arasından suya en iyi inen ve göleti geçen sürüyü seçer. Dereceye giren sürülerin çobanlarına Tertip Komitesi’nce para ödülü vb. ödüller verilir.
Böğete sürüsü iyi inen çoban elciğe ve sürüsüne övgüler düzer, suya ilk giren elciği kucağında taşır. Sürüsü istediği gibi girmezse elciğine ve sürüsüne sitem içeren sözler söyler.
Çoban böğete girince (varsa) köylünün tarlasına yıl içinde verdiği zararları itiraf eder ve af diler. Bu durumda bozuk kestirme cezası uygulanmaz. Normalde köydeki koruma kurulu ekili tarla yada bahçeye zarar veren çobana ve sürü sahibine “bozuk kestirme” adı altında cezalar verebilir.
Böğetin içindeki çoban bazen övgü bazen yergi dolu sözler söylerek sloganlar atar.
- Ben bu koyunu dağlarda gezdirdim, muhtar gibi köy merasında gütmedim.
- Dayılar, ekininizde nohudunuzda güttüysek affola…
- Bene goyun güdemez diyenler nerde…
- Cenderme, teneke çalmak yakışmaz bize…
Sürüsü böğetten çıkan çobanlar kendisinden sonra gelen çobanı bekler ve onun sürüsünü yıkamasına yardımcı olur, önüne gelen koyunu suya bastırarak yıkanmasını sağlar. Sürüsü böğete girmeyen çobanlara yardımcı olup moral verirler.
Kayapınar’ın o buz gibi suyunda ıslanan çoban çıkışta yakılan ateşin etrafında ısınır ve temiz giysilerini giyerek ödül törenine katılmak için köy meydanına gider.
Böğet sonrası köy meydanında hep birlikte çorba içilir. Yarışma sonuçlarının açıklanması ve dereceye girenlere ödüllerinin verilmesinin ardından bir Yünüm Böğet ( Çoban Bayramı) de böylece sona ermiş olur.
Mehmet UÇAR
Muzaffer BALCI