
Ünlü fotoğrafçı Sebastiao Salgado, hayranlıkla izlediğimiz çalışmalarına bir yenisini ekledi. Kendisi Paris’te yaşayan ama doğup büyüdüğü ülkesi Brezilya ile ilişkisini kesmeyen Salgado’nun son projesi AMAZONIA, sadece Güney Amerika’nın değil, Dünya’nın akciğerleri diye bilinen Amazon Yağmur Ormanlarını konu alıyor. Dünya’nın akciğerleri denmesi boşuna değil. Dokuz ülkeye yayılan Amazon Yağmur Ormanlarının % 65’inin bulunduğu Brezilya’da kapladığı alan 4 200 000 kilometre kare ve Ülkenin % 49.3’ünü oluşturuyor. Bir ölçü olması için belirteyim; Türkiye’nin beş katından fazla bir alandan söz ediyoruz.
Taschen yayınevi tarafından yayınlanan AMAZONIA kitabının önsözünde Salgado şöyle yazıyor: “Burası benim için son sınır, dünyanın başka hiçbir yerinde olmadığı kadar doğanın muazzam gücünün hissedilebildiği, kendine ait gizemli bir evren. İşte tüm canlı bitki ve hayvan türlerinin onda birini barındıran, sonsuzluğa uzanan bir orman, dünyanın tek başına en büyük doğal laboratuvarı.” Salgado’nun bu projesinin ortaya çıkışı, Amazon ormanlarındaki tahribatın çok arttığı ve tartışmaların yoğunlaştığı bir döneme denk geldi. Yol açımı, büyük çiftlik projeleri, yangın gibi etkenlerin dışında; son dört yılda devlet başkanı Bolsonaro’nun çevre düşmanı politikaları ve yağmur ormanlarındaki aşırı kesim nedeniyle artan ormansızlaşma, ülkede ve dünyada büyük tartışmalara neden olmuştu. Saydığım faktörlere ek olarak, aşırı karbon salımı, iklim değişikliği vb. olumsuz etkenlerin gezegenimizi tehdit ettiği bir dönemde bu eşsiz ekosistemin varlığını sürdürmesi, Dünya için de çok önemli. Salgado, bu güçlü görüntüler aracılığıyla insanlığın bu paha biçilmez mirasını korumak için acilen ihtiyaç duyulan düşünce ve eylemleri harekete geçirmeyi umuyordu. Geçtiğimiz yılın sonunda yapılan seçimleri çevre dostu olarak bilinen ve Amazon bölgesinin korunmasına çok önem veren eski başkan Lula’nın kazanması, Brezilya ve Dünya için önemli bir kazanım oldu.




Sebastiao Salgado, Amazon bölgesine daha önceleri çeşitli nedenlerle gitmiş olsa da bu proje için yaptığı seyahatler 2012-2018 yıllarını kapsıyor. Kitapta ise 1998-2019 arasında çekilmiş fotoğraflar yer alıyor. Salgado, yedi yıl boyunca Brezilya Amazonlarını gezdi ve bu olağanüstü bölgenin eşsiz güzelliğini fotoğrafladı: Orman, nehirler, dağlar, orada yaşayan insanlar, hayvanlar, bitkiler… Yerel rehberler, tekne kaptanları, dağcı rehberi, tercüman, antropolog, ulusal Yerli Vakfı FUNAI’den yerli katılımcılardan oluşan 10-12 kişilik bir ekiple toplam 48 kez bölgeye giden fotoğrafçı, bu projede sponsor olmadığını, masrafları kendisinin karşıladığını söylüyor. Önceki projelerinde bazı dergilerle özel anlaşmalar yaparak kaynak sağladığı bilinen Salgado, “Artık durum böyle değil, ama şimdi büyük bir şansım vardı. İnsanların fotoğraflarımı satın aldığı ünlü bir fotoğrafçı oldum ve satıştan elde edilen parayla bu yeni fotoğrafları ürettim.” diyor. Hava çekimleri içinse Brezilya Ordusu yardımcı olmuş.
Her biri haftalar süren, bazen bir ay ile üç ay arasında zaman alan bu seyahatlerde çeşitli kazalar da yaşadı. Bu konuda şöyle diyor: “İki kez dizimi kırdım ve iki kez ameliyat oldum. Sol taraftaki tendonumu kırdım. Sağ tarafta, kazalarla kırılgan hale geldi. Yerli halkla birlikte bu ormanda yürüdüğünüzde, uzun bir yer değiştirme yaparlar. Balık tutmaya karar verirler ve göl asla çok yakın değildir. Ormanın içinde yaklaşık beş-altı günlük bir yürüyüş olabilir. Yağmur altında bütün gün yürürsünüz ve bu, ayakkabıları olmadığından, yerliler için sorun değil. Ama ayakkabılarla pek yerimizde duramayız ve çok düşeriz. İki kez dizlerimi ve iki omuzumu kırdım. Neredeyse sağ gözümü kaybediyordum. Ormanda bir yerli ile koşuyordum. Küçük bir bambuyu kesti ve bu bambunun ucu gelip gözümün kenarına çarptı. Birkaç milimetre daha sağda olsaydı, gözümü kaybetmek zorunda kalırdım.” Salgado, ağaçlar arasında büyük siyah fonlar (6*9 metre) örterek geçici açık hava stüdyoları kurdu ve insanları bu siyah fonun önünde fotoğrafladı. Bunu insanları öne çıkarmak ve onları coşkulu ormandan ayırmak için yaptığını söylüyor. Ayrıntılı başlıklar ve yüz boyaları içinde kadın ve erkeklerin, çocukların ve ailelerin birçok portresini çekti. Bu kadar emek verilmiş bir projede tüm yerli kabilelerin belgelendiğini düşünebiliriz ama durum hiç de öyle değil. Salgado’nun projesinde 12 yerli kabilesi fotoğraflanmış. Ustaya kulak verelim: “Amazonya’da yaklaşık 190 farklı kabilemiz ve yaklaşık 180 farklı dilimiz var. Sadece Brezilya Amazonya’sında hiç iletişime geçilmemiş 100’den biraz fazla grubumuz var. İnsanlığın tarihöncesi bu ormanın içindedir. Bu orman biyolojik çeşitlilik açısından çok önemlidir. Yerlilerin geleceği için çok önemlidir. Bu, insanlık tarihinin başlangıcıdır.”




Biraz da bu büyük projenin tanıtımına göz atalım:
Son dönemdeki kitapları gibi bu da Taschen Yaynevi tarafından yayınlanan, eskilerin deyimiyle “tuğla gibi” bir kitap: AMAZONIA. 528 sayfa, insanı görüntünün içine çeken çok kaliteli bir baskı ve tam 4.250 kg. (Nereden mi biliyorum? Bana yurtdışında hediye edildi ve bağaj hakkımı kontrol edebilmek için mecburen tarttım!) Kitapla birlikte başlayan sergi maratonu. Roma, Paris, Londra başta olmak üzere önce Avrupa, sonra Brezilya (Sao Paulo ve Rio de Janeiro), ABD ve bugünlerde yeniden Avrupa’da açılan sergiler. Ne mutlu bana ki Rio de Janerio’da bu görkemli sergiyi görme şansına eriştim. Sergilerin küratörü Lelia Wanick Salgado’nun sergi mekânı ve düzeni konusunda çok hassas davrandığını ve asla ödün vermediğini okumuştum. Bunun ne anlama geldiğini sergiyi gezerken anladım: Duvara asılmış veya tavandan sarkıtılan, 30*40 cm.den, üç metreye varan değişken boyutlarda baskılar; birinde doğa fotoğrafları diğerinde insan fotoğraflarının sürekli sunulduğu iki ayrı projeksiyon salonu; 194 fotoğrafın sergilendiği devasa salonun orta bölümünde oluşturulmuş odalar ve her odada ayrı bir kabilenin mensupları ve yaşadığı çevreye ait fotoğraflar ile o kabile mensuplarının video röportajlarının altyazı ile sunulduğu ekranlar. Ve sanırım ilk kez (en azından benim için ilk), bir sergi için bestelenmiş müzik! Jean-Michel Jarre’nin ormandan gelen kuşların, maymunların, böceklerin, kurbağaların ve insanların seslerini de kullanarak yarattığı, orijinal bir müzik eşliğinde geziliyor sergi.


Yaptığı projelerle herkesi kendisine hayran bırakan usta fotoğrafçı Sebastiao Salgado, bu son projesi ile sadece ülkesi Brezilya’ya değil, tüm dünyaya sesleniyor:
“Cennet var, Amazonya dünyadaki cennettir… Bu fotoğraflar 50 yıl sonra kayıp bir ormanın, kayıp bir yerli halkın veya kayıp bir dünyanın belgeleri olmasın. Amazonya korunmalı!”
Halil İbrahim TUTAK
Nisan 2023


İbrahim, harika bir tanıtım olmuş. Kitabın tanıtımı böyle ilgi çekici ise, kitaptaki resimler ve anlatımları doğrusu çok merak ediyorum. Bu proje, Brezilya hükümetince desteklenmel ve dünyaya duyurulmalı. Tebrikler…
Blogumuzu takip ettiğiniz ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederiz Hacı Bey ..
Emeğinize yüreğinize sağlık. Net, akıcı, aydınlatıcı bir üslupla anlatmışsınız. Sağolun Halil hocam.
Blogumuzu takip ettiğiniz ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ederiz Metin Bey ..