
“Hiç kimse derisinden kurtulup başka biri haline gelemez.
Nihayetinde hepimiz dünyaya kendi trajedilerimizi yaşamak üzere doğuyoruz.”
Diane Arbus
Çağdaş belgesel fotoğrafçılığın ya da bireysel belgeselcilik akımının önemli temsilcilerinden Arbus, 1923 yılında varlıklı bir ailenin kızı olarak doğar. Babası David Nemerov Rus bir göçmen, annesi Gertrude ise Fifth Avenue’da(Beşinci Cadde – New York) yer alan Russek Kürk Dükkanı’nın sahiplerinin kızıydı.
Sonrasında babasının dükkanında çalışan Allan Arbus ile ailesinin karşı çıkmasına ve yaşının küçük olmasına rağmen evlenir. Böylece fotoğrafla tanışmış olur.
Allan Arbus ile beraber bir süre moda fotoğrafçılığı yaptıktan sonra, kocasından boşanmaya ve Vogue, Harper’s Bazaar, Esquire gibi dergilere çekim yapmak yerine fotoğraf anlamında başka ufuklar aramaya karar verir.
Moda fotoğraflarının tek düzeliği ve gerçekte varolmayan bir dünyaya ait olduğu hissiyle beraber, güzellik kavramını oluşturan, uyum, düzen, denge, soyluluk ve bunun gibi şeylerin antitezi, sanatta farklı bir anlatım tarzı olarak bir nevi grotesk ya da irrasyonel fotoğrafçılık onun anlayışının temelini oluşturuyor. İdealize edilen bedenlerin, güzel ya da iyiyi temsil eden estetik algı bileşenlerinin karşısında Diane Arbus; objektifini hep akıl hastalarına, cücelere-devlere, travmatik kişiliklere, zihinsel engellilere, eşcinsellere, hayat kadınlarına, çirkinlere, şişmanlara, sirk insanlarına, yaralılara, ezik, dışlanmış, kopuk tiplere ve “olağan dışı” temalara çeviren antiestetist bir fotoğraf sanatçısıdır.
Bununla birlikte fotoğraflarına özne olan insanlarla uzun zaman geçirerek, genel değer yargılarınca “acayip” görülen, fiziksel ve/veya zihinsel açıdan ”freak” (ucube) olarak adlandırılan, uzaklaştırılan ve farklı oldukları varsayılan insanları fotoğraflayarak, adeta onların içerisinde kendini var ederek/bularak çalışmalarını yürüten Arbus için önemli olan, çekeceği karelerden ziyade yaşadığı/deneyimlediği gerçekliktir. Fotoğrafladığı insanların poz vermekten daha çok işbirliği içindeymiş gibi görünmesi de bundandır.
Arbus fotoğraf tekniği anlamında kompozisyondan çok konuyu öne çıkarmayı sağlayan kare formatı, fotoğraflarına teatral ve sürrealist bir boyut kazandıran flaşı kullanmıştır.
Arbus sadece göstermekten fazlasını yapmış/yaşamıştır.
Onur AYDIN