RİTÜEL

ritüel

İnançsal törenler insanlığın en eski ritüelleri olarak bilinir. İnsanları bir arada tuttuğuna inanılır. Bu en eski ritüellerden inanç ve avlanma ile ilgili ritüellere mağara resimlerinde ve kaya resimlerinde rastlamak mümkün. Yakın zamanımızda keşfedilen Göbeklitepe, 12.000 yıl öncesinde yaşayan insanların en eski tapınak merkezi olarak kabul edilir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, binlerce yıl önce bu tapınak merkezinde yapılan bazı ritüeller, yakın zamana kadar civardaki köylüler tarafından da yapılıyormuş. Ören yerinin bulunduğu topraklarda adaklar adanır, kutlamalar yapılır,  kurbanlar kesilir, hayvanlar dolaştırılır ve dualar edilirmiş.

Alevilikte Cem on iki hizmet ile yürütülür. Bu hizmetlerin her biri bir ritüele karşılık gelir. Her yıl Konya’da yapılan Şeb-i Arus törenleri birçok ritüeli bir arada gördüğümüz inançsal bir ritüeldir.

Günlük yaşam içinde arzu edilmeyen bir olay sonrasında sorunun çözümüne yönelik yapılan ritüeller de vardır. Örnek olarak hastalık, kıtlık, yangın, deprem ve sel gibi afetlerden korunma için yapılan ritüeller. Yağmur duası Anadolu’nun bazı yörelerinde hala yapılan bir ritüeldir.

İnsanlar doğayı gözlem yaparak kendince takvimler belirler ve o mevsimin iyi geçmesi için bazı ritüeller gerçekleştirir. Örnek olarak; tarımsal ekim ve hasat, bağ bozumu, koç katımı vb… Denizli’nin Çay ilçesinde koyunu sudan geçirme yaklaşık 8 asırdır devam eden bir ritüeldir. Anadolu’da buna benzer uygulama da bir yaşındaki kuzuyu (şişek yıkama) bir şenlik havasında ırmakta yıkamaktır. Takvimsel ritüele örnek olarak Ramazan ayında oruç tutmak ve bahar bayramları da gösterilebilir. Örneğin Newruz Bayramı baharı müjdeler ve binlerce yıldır bir dizi ritüelle kutlanır. Ateşten atlanılır, renkli yumurta tokuşturulur, demir dövülür vb. Bazı sokak eylemleri ve mitingler de takvimsel ritüellere örnek verilebilir. Örneğin, eski Türk inançlarından birisi de İran’da Muharrem ayında Kerbela ritüelleridir. Bu ritüeller arasında göğse vurma, sırta zincir vurma, kara gömlek giyme, kutsal nesnelere bez bağlama, adak adama gibi bir dizi eylemler gerçekleştirilir. 

Nepal’e gidenler ya da Everest ile ilgili fotoğraf görenler iplere asılı renkli bayraklar görürler. Tapınaklarda ve yüksek tepelere asılan bu bayrakların üzerinde çeşitli dualar yazılıdır. Bu duaların hastalara şifa olacağına, yüksek dağlara çıkan insanları koruyacağına inanılır. Örneğin Everest çıkışı öncesi dua bayrakları asılır ve pirinç serpilerek bir ritüel gerçekleştirirler.

Bazı Afrika kabilelerinin yaptığı danslar, aslında kabileler arası bir güç gösterisi ve savaş provasıdır. Kostümlerle ve yüzlerini boyayarak bir öykü anlatırlar. Güneydoğu Anadolu’da özellikle Mardin ve Şanlıurfa’da genç kızlar güzel görünmek için dövme yaptırırlar. Dünyada bir çok kültürde gördüğümüz dövme geleneği Kürtler’de ‘Deq‘ olarak adlandırılır. Bir çok inançta kutsal kabul edilen güneş, ay, yıldız, kuş ve çeşitli geometrik figürler insan bedenine işlenerek bir bütünleşme hali yaratılır. Örneğin bu dövme yapılırken yaşlı bir kadın gaz lambasının isine bir kız çocuğunu emziren annenin sütünü de ekler ki dövme ölünceye kadar kalıcı olsun. Bu dövme ritüeli onlar için bir yaşam biçimidir ve kaynağını geçmişten alır.

Hepimizin bir aile albümü mutlaka vardır. İçerisinde bebeklik, sünnet, düğün vb. birçok anımızı gösteren fotoğraflar bizi tekrar o ana götürür. Köy düğünlerini hatırlamaya çalışsak ve baştan bu konuyu ele alsak neleri fotoğraflardık acaba? Öldüğümüzde de bir dizi ritüeller yerine getirilmiyor mu?

Ritüeller tarihten gelen kültürel bir zenginlik olarak, dünyanın hemen her köşesinde yapılagelmektedir. Bu ritüellerin çoğu belgesellere konu olmuş ve fotoğraflanmış olabilir. Kendi ölçeğimizde FSK üyelerinin hangi ritüelleri çalıştığını, ritüel konusunu nasıl ele aldığını ‘’Ayın Fotoğrafı Etkinliği’’ ile görmek istiyoruz.

Fikret ÖZKAPLAN

DIANE ARBUS – ÖTEKİ FOTOĞRAFÇI

“Hiç kimse derisinden kurtulup başka biri haline gelemez.

Nihayetinde hepimiz dünyaya kendi trajedilerimizi yaşamak üzere doğuyoruz.”

Diane Arbus

Çağdaş belgesel fotoğrafçılığın ya da bireysel belgeselcilik akımının önemli temsilcilerinden Arbus, 1923 yılında varlıklı bir ailenin kızı olarak doğar. Babası David Nemerov Rus bir göçmen, annesi Gertrude ise Fifth Avenue’da(Beşinci Cadde – New York) yer alan Russek Kürk Dükkanı’nın sahiplerinin kızıydı.

Sonrasında babasının dükkanında çalışan Allan Arbus ile ailesinin karşı çıkmasına ve yaşının küçük olmasına rağmen evlenir. Böylece fotoğrafla tanışmış olur.

Allan Arbus ile beraber bir süre moda fotoğrafçılığı yaptıktan sonra, kocasından boşanmaya ve Vogue, Harper’s Bazaar, Esquire gibi dergilere çekim yapmak yerine fotoğraf anlamında başka ufuklar aramaya karar verir.

Moda fotoğraflarının tek düzeliği ve gerçekte varolmayan bir dünyaya ait olduğu hissiyle beraber, güzellik kavramını oluşturan, uyum, düzen, denge, soyluluk ve bunun gibi şeylerin antitezi, sanatta farklı bir anlatım tarzı olarak bir nevi grotesk ya da irrasyonel fotoğrafçılık onun anlayışının temelini oluşturuyor. İdealize edilen bedenlerin, güzel ya da iyiyi temsil eden estetik algı bileşenlerinin karşısında Diane Arbus; objektifini hep akıl hastalarına, cücelere-devlere, travmatik kişiliklere, zihinsel engellilere, eşcinsellere, hayat kadınlarına, çirkinlere, şişmanlara, sirk insanlarına, yaralılara, ezik, dışlanmış, kopuk tiplere ve “olağan dışı” temalara çeviren antiestetist bir fotoğraf sanatçısıdır.

Bununla birlikte fotoğraflarına özne olan insanlarla uzun zaman geçirerek, genel değer yargılarınca “acayip” görülen, fiziksel ve/veya zihinsel açıdan ”freak” (ucube) olarak adlandırılan, uzaklaştırılan ve farklı oldukları varsayılan insanları fotoğraflayarak, adeta onların içerisinde kendini var ederek/bularak çalışmalarını yürüten Arbus için önemli olan, çekeceği karelerden ziyade yaşadığı/deneyimlediği gerçekliktir. Fotoğrafladığı insanların poz vermekten daha çok işbirliği içindeymiş gibi görünmesi de bundandır.

Arbus fotoğraf tekniği anlamında kompozisyondan çok konuyu öne çıkarmayı sağlayan kare formatı, fotoğraflarına teatral ve sürrealist bir boyut kazandıran flaşı kullanmıştır. 

Arbus sadece göstermekten fazlasını yapmış/yaşamıştır.

Onur AYDIN