MAKRO FOTOĞRAF

Kazım Çapacı

Makro fotoğraf, objenin 1:1 ya da daha üstünde bir büyütmeyle fotoğraflanmasıdır. Makro fotoğraf günlük yaşamın kargaşası içinde dikkatimizi çekmeyen, çıplak gözle göremediğimiz ayrıntıları göz önüne serer. Makro fotoğraflar sayesinde tüm ayrıntıları görebiliriz. Özellikle doğal hayat makroları önemli birer belgedir. Hele doğal hayatın giderek yok olduğu bir çağda, çekilen her fotoğraf geleceğe bırakılan önemli bir belgedir. Torunlarımızın, hatta çocuklarımızın bu canlıları göremeyebileceğini bilmek acı olsa da. Günümüz cep telefonu şipşak fotoğrafçılığı çağında fotoğraf çekmek pek kolay görünse de, özellikle makro fotoğraf çekmek önemli ölçüde temel fotoğraf bilgisi gerektirir. Işık, kompozisyon, diyafram, enstantane, ISO, net alan derinliği, pozlama gibi temel bilgilere iyi düzeyde hakim olmayı gerektirir. Makro fotoğraf çekmek için kullanılan lenslerin en önemli özelliği çok yakından netleme yapabilmeleridir. Bu sayede objeye daha çok yaklaşarak çekim yapabilirsiniz. Bu amaçla en sık kullanılan lenslerin odak uzunlukları 90-105 mm arasındadır. Yaklaşık bir değer vermek gerekirse obje ile görüntüleme arasındaki uzaklık 30 cm, obje ile merceğin ön ucu arasındaki mesafe 8-10 cm kadardır. Eğer daha da yaklaşmak isterseniz bu kez close-up filtre kullanmak gereklidir. Bu filtrelerin kullanımının fotoğraf kalitesinde bir ölçüde kaybı (çok yaklaşmak uğruna) göze almak anlamına geldiği de unutulmamalıdır. Nadiren de olsa iki close-up filtreyi üst üste takarak çekim yaptığım da oluyor. Doğada makro çekim sıklıkla yerlerde sürünmeyi gerektirdiğinden buna uygun kıyafetler giymekte de yarar var. Makro çekim sırasında açık diyafram değerleri alan derinliğinin genellikle istediğimizden az olmasına neden olacaktır. Kısık diyaframlarda (f11-18 gibi) çok yaklaştığınız ve size hafif yan duran bir çekirgenin gözlerinden birinin net alan derinliği arasında kalmasına şaşmamak gerekir. Diyaframı daha da kısmak buna görece çözüm getirir. Ama bir de close-up kullanıyorsanız ya da objeniz birkaç milimetrelik bir böcekse f20’ler bile kurtarmayabilir. Bu durumda değişik bölgelerden netleyerek fazla sayıda çekim yaparak sonra bunları dijital olarak birleştirme yoluna gidilebilir. Elbette çoğu kez böceklerin buna izin verecek kadar hareketsiz kalmadıklarını da unutmamak gerekir.

Diyafram değeri sayısal olarak ne kadar arttırılırsa, makineye girecek ışık da azalacağından bu durumda perde hızınızın düşmesi gibi önemli bir sorunla karşılaşırsınız. Doğal ışıkla çalışmayı seçtiyseniz bu durumda yapılacak en iyi şey ISO arttırmak ve/veya yansıtıcılarla böceğin üzerine ışık düşmesini sağlamaktır. Ek olarak tripod ya da monopod kullanmak düşük perde hızında görece daha rahat olmanızı sağlayabilir. Tripodla kelebek peşinde koşmanın zorluğunu da unutmamak gerekir. Benim tercihim f11- 18 arası diyaframlarda, 1/250 gibi bir perde hızıyla çalışmak genellikle (elbette hareketi yakalamak istediğinizde daha düşük perde hızları, hareketi dondurmak istediğinizde ise daha yüksek perde hızları kullanmak gerekir). Bu değerlerde doğal ışık yüksek ISO değerlerinde bile yetersiz kaldığından flaşla çekmeyi yeğliyorum. Bu amaçla sıklıkla ring flaşlar kullanılır. Ama bu flaşlar önden patladıklarında arkada genellikle sert bir gölge oluşturduklarından, yönleri ve açıları ayarlanabilen ikiz flaş kullanmayı yeğliyorum. Işık ölçüm modunu da noktasal (spot) alıyorum. Flaş kullanımında önemli bir sorun özellikle kın kanatlı böceklerde ya da beyazı fazla olan kelebeklerde ışığın patlaması. Bu durum eksi pozlama ya da daha iyisi ETTL sistemli bir flaş kullanmaktır. Bu sistem, deklanşöre basarken objeye olan uzaklık ve ışığa göre flaşı ayarlar. Ben buna ek olarak genellikle bir flaş yumuşatıcı (diffuser) de kullanıyorum. İkiz flaşım için orijinal diffuser var ama tepe flaşı kullandığım zamanlarda bu yumuşatıcıyı plastik ayran kutusundan yapar, hatta içine bazen kağıt mendil de eklerdim.

Flaş kullanımı, objenin hemen arkasında bir şeyler yoksa (çekim açınızı değiştirerek de bunu sağlayabilirsiniz) siyah arka planlar elde etmenizi sağlar. Yaban hayat fotoğrafçılığına kuşlarla başladım. Daha sonra baktım ki kuş peşinde koşarken nice çiçeği, böceği, örümceği gözden kaçırmışım. Kuş çekerken gözüm sürekli havada olurdu. Makroda ise genellikle gözünüz yeri tarar. Küçük bir alanda oturup saatler boyunca fotoğraflayacak şeyler bulursunuz kolaylıkla. Bir çiçeği fotoğraflarken, yaprağın birinin arkasından bir örümcek kendini gösteriverir. Fotoğrafladığınız çiçeğin üzerine bir böcek konuverir. Doğada zaman geçirmek tadına doyulmaz keyif verir. Fiziksel olarak yorucu olsa da ruhunuzu dinlendirir. Böcekleri fotoğraflamada ufak ipuçları daha kolay ve güzel fotoğraf çekmenizi sağlayabilir. Kelebekleri fotoğraflamanın en iyi zamanı, geceki çiğ kanatlarını ıslatmışken, kanatlarını açarak güneşte kuruttukları güneşin erken saatleridir mesela. Isındıktan sonra sizi çok peşlerinde koşturur, süründürür ama doğru düzgün poz vermezler. Bu zamanlarda beslenme ya da çiftleşme sırasında cömert pozlar verebilirler. Çiçek fotoğraflarken ise çoğu kez gösterişli olan çiçeği fotoğraflamak yeğlense de, bitkiyi tanımlamak için tamamını, yaprak detaylarını, mümkünse meyvesini çekmek de tanım için çok yol gösterici olacağından önemlidir.

Elbette doğal hayat fotoğrafçılığın tüm dalları gibi makroda da temel ilke zarar vermemek olmalıdır. Herhangi bir canlının yaşamasına, beslenmesine, üremesine neden olabilecek herhangi bir müdahaleden kesinlikle kaçınılmalıdır. Böceklerin üzerine sprey sıkmak gibi kesinlikle yapılmaması gereken şeyler yerine sabah üzerlerinde çiğ olan saatleri ya da hemen yağmurdan sonra güneşin parlayıverdiği anları seçmek gerekir. Yağmurdan sonra bir örümcek ağını fotoğraflamanın tadına doyulmaz. Elbette ki benim temel uğraşım canlıların makro fotoğraflarını çekmek olsa da, makro fotoğraf bununla sınırlı değil. Küçük her nesnenin makro fotoğraflanması mümkün. Söz gelimi damla fotoğraflamak bunların başında gelenlerdendir. Makro düzeye indiğinizde gerek canlı, gerek cansızlarda bambaşka bir dünyaya ulaşacağınız kesin. Bu dünyayı bol bol fotoğraflayarak keyfini çıkarmanız dileğiyle.

Kazım ÇAPACI

Mayıs 2022