DOĞADA SONBAHARI YAKALAMAK

Mevsimin yavaş yavaş yazdan kışa döndüğü sonbahar ayları, doğada değişimlerin eşsiz görüntülerini beraberinde getirir. Bu devinimleri fotoğraf aracılığı ile yakalamak için dikkat etmemiz gereken noktalara kısaca değinmeye çalışacağız.

Sonbahar, sararan yapraklar, değişken hava koşulları ve uykuya dalan doğa ile kısa bir zaman aralığında çok çeşitli kareler sunabilmektedir.

Doğada ağaçların değişimi, ağaç türüne, iklime ve o seneki koşullara göre değişebilmektedir. Yükseklerde yer alan geniş yapraklı ağaçlar daha önce sararmaya başlamakla beraber, ağaç cinsine göre yaprakların rengi sarı ve kırmızının tonları olabilmektedir.

Sonbaharın değişken hava koşulları ise fotoğraf için farklı ışık oyunları oluşturabilmektedir. Sis, yağmur ve ardından gelen güneş, eşine az rastlanır etkiler ortaya çıkarabilmektedir.

Sonbaharı yakalayabilmek için çekim yapacağınız bölgeyi iyi tanımanız gerekmektedir. Eğer orman çalışacaksanız hangi tür ağaçlar olduğu, bölgenin yüksekliği bilinmelidir. Böylelikle çekim için en uygun zaman diliminde o bölgeye çekime gidebilirsiniz.

Ayrıca hava durumunu farklı kaynaklardan yakından takip etmek gerekmektedir. Özellikle sisli havalarda sonbaharın dramatik etkisi daha iyi vurgulanabilmektedir.

Geniş ve ultra geniş açı lensler ile orman çekimleri çok keyifli sonuçlar verebilmektedir. Ayrıca dar açılı lens kullanarak detay çalışılabilir, ormanın karmaşıklığı içinde hem az net alan derinliği ile hem de dar açı ile istediğimiz nokta vurgulanabilir. Özellikle orman çekimlerinde ön plan ile arka plan arasında örtüşmelere dikkat edilmelidir. Aynı renk ve tondaki lekelerin birbirinden ayrık durmasına dikkat edilmelidir. Arka plandaki parlak lekelere dikkat edilmeli, karemizin sınırlarından uzak olmaları ve ön plan ile karışmamaları için uygun çekim açısı belirlenmelidir.

Sonbaharın bir diğer yanı ise binlerce farklı türü ile karşımıza çıkan mantarlardır. Makro lensimiz ile mantarların detaylarını yakalayabilir, ters ışıkta yarı saydam dokusunu ortaya çıkarabilirsiniz.

Ayrıca sonbaharda akarsular da uzun pozlama ile çekim konusu olabilmektedir. Kapalı havada yapacağınız uzun pozlama ile akarsu detayları patlama olmadan daha yüksek dinamik aralık ile çekilebilmektedir.

İlker ŞAHİN

BULUTLARIN ÜSTÜNDE KAÇKAR ZİRVE

Alplerde başladığı için Alpinizm olarak da anılır dağcılık. Alpin stil Himalaya dağcılığının efsanevi isimlerinden Polonyalı dağcı Voytek Kurtyka’nın deyimiyle “Alpinizm acı çekme sanatıdır.” Aslında zirvesine çıktığı için değil milyonlarca yıldır orada duran bir dağın zirvesinde olduğu için mutludur dağcı. “Neden dağa çıkıyorsunuz?” sorusuna en çok verilen yanıtlardan biridir “Çünkü onlar orada”dır.

Ülkemizde dağlara tırmanışlar yabancı bilim insanlarının araştırma gezileriyle başlar. İlk tırmanış bir Alman fizik profesörünün 1829 yılında Büyük Ağrı dağına yaptığı tırmanış olsa da ikincisi yine bir Alman Profesör olan Karl Koch tarafından 1846’da gerçekleştirilen Kaçkar Zirve tırmanışıdır.

Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan, 1994 yılında milli park ilan edilen, Türkiye’nin trekking cenneti Kaçkar Dağları’nın büyük bir kısmı Rize’nin Çamlıhemşin ilçesi sınırları içinde yer alsa da zirve noktası Artvin’in Yusufeli ilçesi sınırlarındadır. En yüksek noktasını 3937 metre ile Kavrun Dağının oluşturduğu Kaçkar Dağları zengin bitki örtüsü, keskin buzulları, coşkun dereleri, masmavi gölleri, oksijen deposu ormanlarıyla doğa ve fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmezidir. 

Güney rotasından çıkışı kolay olan Kaçkarları her yıl yüzlerce dağcı ziyaret etmektedir. Kuzey rotası ise daha çok deneyimli dağcılar tarafından tercih edilir. Yaz tırmanışları için en uygun zaman Ağustos ve Eylül ayları iken, kış tırmanışları için Şubat ve Mart ayları uygundur. Genel olarak granit, siyanit, granodiorit ve andezit taşlardan oluşan Kaçkarlar şiddetli akarsu ve buzul aşındırması sonucu sert bir görünüm kazanmıştır. Deniz kıyısında yükselmeye başlayan Kaçkarlar batıdan doğuya doğru üç bölüm halinde uzanır. Batıda Verçenik, ortada Kavrun, doğuda Altıparmak dağları yer alır.

Ağustos ayını tercih ettiğimiz Kaçkar zirve yolculuğumuz güney rotasından Yusufeli ilçesinde başlıyor. Kaçkarların zirvesinden gelip Yusufeli’nin içinden geçerek Çoruh nehriyle birleşen Barhal çayı boyunca ilerleyerek geceyi zirveden önceki son mahalle olan Olgunlar’da geçirip, sabahın erken saatlerinde yüklerimizi katırlara emanet ederek ana kamp yeri olan Dilberdüzü yaylasına doğru yürüyüşe başlıyoruz. Yol boyunca rengarenk çiçekler, kelebekler, gürül gürül akan sular eşliğinde ilerleyip 2800 metredeki Dilberdüzü’ne ulaşıyoruz.

Ancak zirveyi hala göremiyoruz. Zirveyi görebilmek için kamp yerinin güneyinde ve güneybatısındaki tepelere 30 dakika tırmanmak gerekiyor. Çadırlarımızı kurup zirveyi uzaktan görebilmek için tırmanışımızı yaptıktan sonra gün ağarmadan zirve yolculuğuna başlayacak olmanın heyecanıyla erkenden yatıyoruz. Sabahın ilk saatlerinde başladığımız tırmanışımız 3368 metredeki Deniz gölünün büyüleyici manzarasında verdiğimiz kahvaltı molası ile şenleniyor. Deniz gölü sıcaklığı 5-10 derece arasında değişen bir buzul gölü. Kahvaltıdan sonra zirve dönüşü yenilenmek için göle girme hayaliyle tekrar yola koyuluyoruz.

 Çarşak diye tabir edilen kırık, hareketli kaya parçaları üzerinde dik bir tırmanış bizi bekliyor. Zirvede dalgalanan bayrağımız uzaktan görünse de 3937 metreye ulaşmak öyle kolay olmuyor, adımlarımız tükeniyor, irtifa farkından nefesimiz daralıyor, gözlerimizi ayakuçlarımızdan ayıramadan verdiğimiz fiziksel ve psikolojik mücadelenin sonunda zirvedeyiz. Üç grup aynı anda zirve yapınca fotoğraf çekmek ve zirve defterini imzalamak için sıra bekliyoruz. 

Zirvede manzara muhteşem, neler neler yok ki kadrajımızda! Verçenik Dağı, Kemerli Kaçkar Dağı, Kuşaklı Kaçkar Dağı, Bulut Dağı, Altıparmak Dağları, Ergör Tepesi, Mezovit Tepesi, Soğanlı Tepesi, Karataş Tepesi, Deniz Gölü, Öküzçayırı Gölü, Büyük Karadeniz Gölü, Hevek Vadisi, Soğanlı Vadisi, Kavron Vadisi Geçidi ve gölleri, Naletleme Geçidi…. 

Manzaranın tadına varıp “orada olmanın” mutluluğuyla inişe geçiyoruz. 

Serpil K. DALGIN