MANİPÜLASYON FOTOĞRAFIN GÜNAH KEÇİSİ MİDİR?

Fotoğraf: Galip ÇETİNER

TDK’ na göre manipülasyon; yönlendirme, seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme anlamındadır. Vikipedi de konuya fotoğraf açısından benzer yaklaşır.

Fransızca kökenlidir. “Manipuler” elle düzenlemek, el aleti kullanmak, ayarlamak anlamı taşır.

Latince karşılığı olan “manipulus” ele sığan şey, avuç anlamı taşır.

Maniplasyon tıpta ellerle yapılan fizik tedavidir. Hastalıklı bölgeye ellerle birtakım bastırma, germe, döndürme gibi işlemler yapılır.

Felsefede, başkalarının duygu, düşünce ve davranışlarını çeşitli yöntemlerle ona hissettirmeden değiştirmeye çalışmaktır.

Türkçe’ de daha çok “yönlendirme” anlamında kullanılmaktadır.

Özellikle kameramızın ayarlarında yer alan “manüel” terimine çekmek isterim. “Elle yapılan ayar” demektir. Manipülasyonun kelime olarak anlamı budur. Bizim konumuz ise fotoğraf sanatıdır.

Sanat fotoğrafçısı izleyicide his değişikliğini ve dikkat çekmeyi amaçlar. İnsanları duygusallaştıran, düşünmeye ve anlamaya yönelten fotoğraf sanat eseri olarak kabul edilir. Fotoğrafın çok azı bu yetkinliğe sahiptir ve biz burada onu konuşuyoruz.

Sanat; önce yaratıcı düşünce ile tasarı, sonrasında emek katılarak üretimle sonuçlanan bir kültürdür. Sanatın doğasında ekleme ve çıkarma vardır. Yaratıcı sanatı; okuma, izleme, hissetme, esinlenme, düşünme, hayal kurma besler…

Sanatçılar eserlerini yaratmak için çalıştıkları alanda üretimlerini tasarlar ve şekillendirir.

İnsanlar gördükleriyle birebir uyuşan ve tekrarlayan fotoğraflardan etkilenmezler. Farklılık ararlar. Gerçeküstü arayış içinde olanların beklentisi ve beğenisi, değişimi tetiklemektedir.

Gerçek böyle iken fotoğrafta en çok tartışılan konu, ilk çekilen kare ile piyasaya sürülen fotoğrafın farklılığıdır. Michelangelo’ nun Davut Heykeli, sanat tarihinin başyapıtları arasındadır. O heykelde anlatılan kişi ve vücut gerçek Davut anatomisiyle birebir uyumlu mudur? Davut, Michelangelo’ ya poz vermemiştir, değil mi? Sanatçının hayalini ortaya çıkardığı bu heykelin manipülasyon olduğunu iddia etme hakkımız var mı?

Fotoğrafik manipülasyon, çarpıcı etki yaratmak için gün geçtikçe daha fazla uygulanır olmaktadır. Hayal gücü, yaratıcılık, sabır, çaba ve beceri gerektiren illüzyon sanatıdır. Fotoğrafın sanatçıları düşüncelerini ifade etmenin yeni bir yolunu ararlar. Farklı çekim teknikleri, donanım farklılığı, photoshop ve diğer uygulamaları kullanılarak yapılmaktadır.

Hiç şüpheniz olmasın ki, analog fotoğraf denilen kimyasal dönemde de fotoğrafa müdahaleler olmuştur. Ekleme, çıkarma, rötuş, pozlamada ışık engelleme, banyoda kimyasal farklılıklar yapılmıştır. Aslında fotoğrafta manipülasyonun tarihi, fotoğraf kadar eskidir. Saygın bir fotoğrafçı olan Ansel Adams bile değişimden kaçınmamıştır. Fotoğrafı karartma ve aydınlatma gibi, karanlık oda pozlama tekniklerini kullanarak fotoğrafı üzerinde değişiklikler yapmıştır.

Sayısal döneme geçerken büyük çatışmalar yaşandığı gerçektir. Bugün de yapay zekâ ile görsel üretme tekniğine sancılı bir geçiş süreci yaşanmaktadır. Aslında tarih yeniden yaşanıyor. İki yüzyıl önce fotoğraf teknolojisi ortaya çıkınca da ressamlar başkaldırıda bulunmuşlardır. Ancak geriden gelenler ve bulundukları yere demirlemeyenler gelişimde söz sahibi olmuşlardır.

Eğer gerçeği ifade etmek gerekirse, fotoğrafta müdahale her zaman vardır. İlk olarak sahne seçimi sırasında başlar. Stüdyo zaten başlı başına bir müdahale ortamıdır. Çerçeve içerisine alınacak ya da alınmayacak lekelerin seçiminin, fotoğrafa bir müdahale olduğuna inanıyorum. Işık ve poz süresi de bence fotoğrafçının takdirine kalmıştır. Fon yine bir seçimdir. Çekim açısı, filtre ve donanım seçimi de bir el atmadır. Modeli ve objeleri yönlendirmeyi de bunlardan ayıramayız.

Fotoğraf işlenirken keskinlik verme, gürültü giderme ve renklere müdahale etme de aynı kapsamda değerlendirilebilir.

Bazıları işini abartıp ekleme ya da çıkarma yapabilir. Bu fotoğrafçının bileceği iştir.

Yaz günü güzel bir bölgenin ziyaretçisi olabiliriz. Fotoğrafını çekmek istediğimizde boş gökyüzü, estetiğini zayıflatacaktır. Fonu değiştirmemizde ne gibi yanlışlık olabilir?

Hangi ressam gerçekliği resmetmiştir ki, sanatsal fotoğraftan da o beklensin!

Film ve tiyatroda senaryo, hayal ürünü değil mi? Roman, hikâye ya da şiir farklı mı? Müzik eserleri nasıl çıkıyor ortaya? Bunların içeriği seçim değil midir? Mimari yapılar baştan sona tasarı değil midir? Eser sahibi, yapıtı olgunlaşana kadar ekleme ve çıkarma yapmaz mı?

Tiyatro ve film senaristi, vermek istediği mesajı, oyuncuları konuşturarak söyler.

Yazar cümlelerle iletir.

Ressam çizerek ya da boyayarak, açıkçası tuvaline ekleyerek açıklar.

Bestekâr farklı ses tonlarını birbirine iliştirir.

Heykeltaraş yontar, mimar ekler…

Balerin koreografi de belirlenmiş zarafeti sergiler.

Fotoğrafçı ne yapmalı?

Teknolojinin bize sunduğuyla yetinemeyiz. Daha iyiyi yapmak zorundayız. Kendi kültürümüzü, zevkimizi ve mesajımızı, çektiğimiz fotoğrafla harmanlamalıyız.

Sanat fotoğrafçısından çektiğini paylaşması beklenmemelidir. Kameranın çektiğini paylaşmak kolay iştir ve sanat değildir. Sanatçı eserine ruh, duygu ve öykü işlemelidir.

O da doğal olarak içeriğe sahip bir kare elde etmek için ya kurgu yapacaktır. Ya da mevcut kompozisyonda ekleme, çıkarma veya değiştirme yapmak zorundadır.

Diğer sanatlarda yapılan işler manipülasyon olarak dile getirilmiyorsa, fotoğrafçıyı suçlamak haksızlıktır.

Niçin diğer sanat eserleri yaratılırken üzerinde yapılan işlemlere manipülasyon denmez de, fotoğraf üzerinde yapılan işlemlere denir? Bunu anlayabilmiş değilim.

Bazılarınca kameranın Otomatik, Program, Anlık (Enstantane) ya da Açıklık (Diyafram) öncelikli çekimleri yerine Manüel Ayarlama Seçeneği ustalık olarak öne sürülür. Burada el ile yapılan ayarlama ustalık olarak nitelenirken, makinenin çektiğine el ile dokunmak, değiştirmek niçin suçlanır, anlayamıyorum.

Diğer sanat dallarında eğer insanın hayal ettiği sahne canlandırılıyorsa, fotoğrafta niçin olmasın? Müdahale ve yaratıcılık sanatın doğasında vardır. Fotoğrafçı bir fotoğrafı dönüştürme veya değiştirmekle kendinden bir şeyler katıyordur. Gördüğünü yorumluyordur. Zaten sanattan da beklenen budur. Müzik eserleri farklı kişilerden dinlediğimizde hissettiğimiz de farklıdır. Bazılarını çok severiz ve o yorumu dinlemek isteriz. İşte bu his değişikliğinin sebebi yorum farkıdır. Müzikteki yorum farkı, sanatçının katkısı ve eser üzerinde yaptığı değişiklik kaynaklıdır. Fotoğrafçının da, kameranın çektiğinden farklı bir görüntüyü sunma özgürlüğü vardır.

Günümüzdeki Yapay zekâ teknolojisi insanların hayal ettiği görseli üretmek için çok büyük kolaylıklar ve hız sağlamaktadır. Özellikle sahne ve aksesuar düzenlemesi, ışık seçimi gibi gerek maddi, gerekse temin etme bakımından büyük yük getiren unsurlara artık gerek kalmamıştır. Modeli ikna etme ve onun rızasını alma derdi de yoktur. Hayal et, istediğini yaz ve birkaç dakika sonucu bekle. Yapay zekâ internet veri tabanına girmiş görselleri ve fotoğrafları tarayıp isteğinizi gerçekleştiriyor, görsel karşına çıkıyor. Belki tam olarak arzu ettiğiniz şey olmayabilir. Yapay zekâ daha emekleme dönemindedir, gelecekte çok daha iyi olacaktır.

Yapay zekâ sadece hayal edilen görseli gerçekleştirmekle kalmıyor, noise gibi tam olarak aşamadığımız bazı sorunları ya da keskinlik ve netlik gibi beceriksizliğimiz sonucu ortaya çıkan hatalarımızı da onarabiliyor. Modelimizin yansıtamadığı duyguyu da görselimize yükleyebiliyor.

Şunu kabul etmeliyiz ki, değişiklikler fotoğrafı daha ilgi çekici, estetik ya da farklı yapıya büründürebilir. Aslında bu durum gerçekçilikten, canlılıktan ve özden uzaklaştıracaktır. Fotoğrafçı buna bilerek çekilen kareyi değiştirir, onun seçimidir. Başkalarını ilgilendiren tarafı, sunulan kareden etkilenip etkilenmediğidir.

Bence insanların tarz ve tekniklerini ayıplamamız hoş değildir. Çıkan yapıtı beğenmemiş olabiliriz, onaylamayabiliriz. “Beni etkilemedi” der geçeriz. Herkesin görüşü farklıdır. Önemli olan insanları yargılamamak, anlamaya çalışmak ve hoş görmektir.

Bence insanların kıyafet ve bakım yoluyla kendilerinde yaptığı değişiklik ile fotoğraf üzerinde yapılan değişikliğin farkı yoktur. Bakım için kendimize gösterdiğimiz hoşgörüyü, üzerinde oynanmış fotoğraflardan esirgememeliyiz.

“Manipüle etmek” kışkırtıcı ve aşağılayıcı bir anlam taşımaktadır. Sanatsal fotoğraf çabası ve yapımı, böyle bir tanımlamayı hak etmemektedir.

Aslında en önemli manipülasyonu reklamcılar yapmaktadır. Seçimimizi yönlendirmektedirler. Pazarlamak istedikleri ürünün iyi olduğuna bizleri inandırmakta ve paramızın başkalarının hesabına geçmesini sağlamaktadırlar.

Sanat ise haz duygusuna yönelik etkileme yapar, duygulandırır ve düşündürür.  Bu nedenle sanatçının eseri üzerinde yaptığı değişiklikleri suçlamak, bence haksızlıktır. Bu bir müzik eseri de olabilir, fotoğraf da… Hiç fark etmez… Şunu unutmayalım ki; bilgilendirme amaçlı fotoğraflar üzerinde değişiklik yaparak, insanları aldatmak kabul edilemez. Haberciler ve belgeselciler sanat yapmazlar, bilgi verirler. Sanatsal fotoğraflar yalan söyleyebilir, haberci ise gerçeği iletir.

Fotoğrafta en önemli yapı içerik ve anlamdır. Bunları güçlendirme çeşitli tekniklerle yapılmaktadır. Örnek vererek özetlemenin faydalı olacağına inanıyorum.

  1. Fotoğrafçı hayal ederek bir kompozisyon kurgular. Anlam katacak objeleri belirler ve sahnesine yerleştirir. Ya da etkili olacağına inandığı, anlatımı güçlendirecek çekim açısını seçer ve fotoğrafını çeker. Neredeyse her fotoğraf yapılırken gerçekleştirilir.
  2. Işık seçimi. Özellikle yanal ışık objenin hatlarını ortaya çıkarmaktadır. Altın ışık saatleri romantizmi, aşkı ve sevgiyi besler. Ters ışıkta ise dolgu ışığıyla objenin duyguları, daha güçlü gösterilmektedir. X-ray sınıfında olan bizim röntgen dediğimiz ışın kullanılarak çekilen fotoğraflar yani film, gözün gördüğü bilgiyi değiştirerek göremediğimiz derinlikteki organlar ve nesneler hakkında bilgi sunmaktadır.
  3. Kamera seçimi yine fotoğrafta etkiyi farklılaştıran unsurlar arasındadır. Görme frekansımız dışındaki özellikle kızılötesi ışığa hassas algılayıcıya sahip kamera kullanımı bu alanda harikalar yaratmaktadır.
  4. Lensler odak uzunluklarına göre sahnemizdeki objeler üzerinde çok farklı görünümler sunarlar. Geniş açılı lens yakındaki objeleri abartır, uzaktakileri ise küçültür. Uzun odaklı objektif ise odaktaki nesneyi fondan ve kameraya yakın olan objelerden ayırır.
  5. Filtreler pozlama süresini uzatarak, yansımayı artırarak veya ışığın dalga boyunu süzerek gerçekdışı fotoğraflar üretmemize yardımcı olurlar.
  6. Kasıtlı kamera hareketi (ICM) ile belirgin objeyle birlikte fonda bulanıklık oluşturarak masalsı bir anlatı seçebiliriz. İstersek pan yaparak objeyi takip eden pozlama ile konuyu fondan ayırıp hareket dinamizmi yakalayabiliriz.
  7. Fotoğraf işleme programları, uygulamalar ve sayısal filtrelere, normal fotoğraflarda ekleme, çıkarma ve değiştirme yaparak estetik ve anlatı açısından dönüştürebiliriz.
  8. Günün öne çıkan teknolojisi ise Yapay Zekâ’ dır (AI). Bu işlemde,  kullanıcı uygulamaya arzuladığı görselin komutunu verir. Uygulama ise internet kütüphanesindeki tüm fotoğraf ve görselleri tarayarak yeni bir görsel ortaya çıkarır. Komutla ulaşılan görsel, teknik olarak fotoğrafa benzese de, kesinlikle fotoğraf değildir. Çünkü kamera, ışık ve fotoğrafçı olmadan elde edilir. Bana göre bu görsellerin ortak sahipliği kullanıcı ve yazılımdır. Sorunlu fotoğrafı düzelten Yapay Zekâ uygulamaları da vardır.

Çok tartışılan fotoğrafta manipülasyon kelimesinin suçlama ve küçümseme anlamlarıyla kullanılması fotoğrafta gelişmeyi önlemektedir.

Düşünme, kurgulama ve işleme ile fotoğrafın anlamını güçlendirme çalışmalarına hoşgörüyle yaklaşılması, fotoğraf sanatının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Daha iyi bir geleceğin bizlerle olması dileğiyle…

Mikdat BESNİ

Nisan 2023

Fotoğraf: Turan SEZER