
FSK’dan bana bu ayın konusunu iletilip seçicilik yapmam istenildiğinde hep kendime sordum, ”ben olsam nasıl çekerdim?” diye. Ama ne yazık ki pek kış yaşamayan bir bölgede oturduğumdan pek de faydam olmadı kendime. Kar bile doğru dürüst yağmaz buralara, hatta yağarsa olay olur Adana’da. Ben zaten kış insanı da değilim, güneş enerjisi ile çalışan biriyim, uzun sürerse kapalı hava yaşam voltajım düşer.
Çocukluğuma gittim bir an kış denilince, annem halıları serer, sobayı kurarlardı komşularla. Ev daha bir sıcak, daha bir yuva olurdu. Akşamları mutlaka kestane vardı sobanın üstünde, yanında kedimiz yatar ve televizyon öncesi dönemde sobanın çevresinde aile sohbetleri bir de. Dışarda yağmur ya da kar da olsa, buz gibi soğuk da olsa “yuva” hep sıcaktı. Keşke dedim fotoğraf çekmeyi bilseydim o dönemler, şimdi çekilmez mi? Neden olmasın?
Bu günlerde kar yağıyor ülkenin çoğu köşesinde. Kar yağınca bir çok gereksiz detayı, görsel çirkinlikleri kaplıyor hemen ve önümüzde doyumsuz sade görüntüler bırakıyor, geriye detaylar, ışık ve kompozisyon kalıyor. Hele bir de aradan canlı bir renk çıkarsa oh ne ala. Yaşama yoğun bir etkisi var bu yağışların, o soğukta, zorlukta işe gidenler, yürüyenler ve tabii ki sokakta yaşayan can dostlar. Lapa lapa yağan kar altında Ara Güler’in İstiklal Caddesi ve ikonik Tramvay görseli geliyor siyah beyazın tüm güzelliği ile. Sisi, pusu ayrı bir filtre görevi verecektir kışın, hiçbir bedel ile alamayacağınız. İster sokak fotoğrafçısı olun ister doğa fotoğrafçısı isterseniz detaylara düşkün biri olun kış şartlarında doğa size fotoğraf için her türlü platformu hazırlıyor işte, gerisi size kalmış. Sadece minik bir teknik uyarı; karın beyazı patlamasın fotoğraflarınızda lütfen spot ölçümlere dikkat edin derim.
Doğa stüdyosunu, ışığını, modellerini hazırladı, haydi fotoğraf çekmeye.
Dr. Sefa ULUKAN
Ocak 2022