MOBİL FOTOĞRAFÇILIK

Fotoğraf ile ilgilenen herkesin mutlaka duyduğu bir cümledir “En iyi kamera yanınızda olandır.” Her zaman yanımızda olan kamera tabii ki cep telefonumuzdur. Peki bu kamerayı nasıl kullanıyoruz? Her gün milyarlarca fotoğraf çekiliyor. Ama bu fotoğrafların değeri nedir? Kuşkusuz herkesin fotoğrafı kendi için değerlidir. Ancak bazı kareler vardır ki herkesi etkiler. Yetenekli eller ve gözler ile kameranın çeşidi bir detay haline dönüşür. Görüntü bombardımanına tutulduğumuz ve bir fotoğrafa en fazla 3 saniye baktığımız bu günlerde, görsel okur-yazarlık, kompozisyon, ışık bilgisi ve görüntü ile bir hikâye anlatabilme becerisi çok değerli hale gelmiştir. Bu becerilerle gerçekten çok kaliteli fotoğraflar elde edebiliriz. Cep telefonunun profesyonel makinelerin yerini alması (en azından yakın gelecekte) beklenmiyor ama cebimizdeki potansiyelin farkında olup güzel fotoğraflar üretmek de bizim elimizde.

Birçok fotoğraf meraklısı kamera yerine cep telefonunu tercih etmeye başladı. Bunun en önemli nedeni sürekli yanımızda olması ve bizi fazla yükten kurtarması. Ayrıca, son yıllarda çıkan modellerde hem geniş açı hem de dar açı lens bulunması da bir etken. Diğer önemli bir husus ise yapay zekâ desteği olması. Cep telefonu kameraları sahneyi tanıyor ve pozlama, beyaz ayarı, netleme ayarlarını kendi yaparak kullanıcıya sadece ekrana dokunmak kalıyor. Durum böyle olunca da fotoğrafa yeni başlayanlar manuel ayarlı kameraları tercih etmiyorlar. Buna ek olarak cep telefonu kamerasını tercih edenler arasında filtre kullanımı da oldukça yaygın. Aslında bu filtrelerin çekim sonrasında da kullanılması mümkünken çekerken kullanılıyor ve orijinal fotoğrafa veda ediliyor. Sonraki yıllarda aynı fotoğrafı keşke böyle çekmeseydim dediğimizde ise dönüşü çok zor oluyor. Filtre kullanırken veya sığ alan derinliği tercih edildiğinde telefonlar fotoğrafa zarar verebiliyor ve çok yapay görüntüler ortaya çıkıyor. Kolay olanı tercih ederken bazen iyi fotoğraftan vazgeçiliyor.

Çektiğimiz fotoğrafları karta bastırma alışkanlığımızı da kaybettik. Artık tüm anılarımız dijital ortamda. Anılarımızı da çoğunlukla telefon ekranından izliyoruz. Ekranda fotoğrafı tam boyutlu görmek istiyoruz ve ekranların büyük bir kısmı 16:9 oranında olduğu için çekim esnasında bu oranı ve genelde de dikey olarak tercih ediyoruz. Bu fotoğraflarımızı bilgisayar ve televizyon ekranlarında izlemekten de hoşlanmıyoruz. Sonuç olarak sadece telefondan izlediğimiz çok sayıda dikey fotoğraf sahibi oluyoruz. Cep telefonu kamera sensörleri 4:3 oranda üretilmekte ve biz ekranı dolduralım derken sensörü tam anlamı ile kullanmıyoruz. Yaşadığı güzel anları kaydetmek için telefon kamerasını nasıl kullanacağı herkesin kendi tercihidir. Kayıt altına aldığımız görüntüleri sunmak veya sergilemek için fotoğraf ve resim sanatının ilkelerinden faydalanmak fotoğrafımıza değer katacak ve uzun yıllar rahatça izlenmesini sağlayacaktır. Cep telefonu ile bu tür fotoğraflar çekerken, kompozisyon kurallarına uyulması ya da uyulmayacak kadar etkili bir kadraj olması, kolay izlenebilir en boy oranına sahip olması (4:3, 3:2 veya 1:1), fotoğrafın doğallığını bozacak yapay zekâ etkilerinin olmaması, fotoğraf üzerinde telefon markası, tarih vb. filigran olmaması, daha sonra baskı alma ihtimaline karşı 8 MP veya üstünde bir çözünürlükte olması biçimsel açıdan yeterli olacaktır. İçerik ise herkesin birikimine, yeteneğine ve tercihine göre değişecektir. Sosyal medya platformlarında 3 saniyede tüketilmeyecek, baktıkça bize yıllarca keyif verecek fotoğraflar üretebilmek dileğiyle…

Kasım 2024

Emin ATEŞ