Kış mevsiminde bulunduğumuz bu günlerde, yazdan kalma sıcaklıkların içimizi ısıttığı bir günü daha yaşarken, Ankara’nın keşmekeşinden hafta sonu uzaklaşmak üzere, sabahın erken saatlerinde Kumrular Caddesi’nden “Yol Arkadaşlarım Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneği” gezi grubumuzla Çankırı Tuz Mağarası ve Ilgaz Dağı Millî Parkı’na doğru yola çıktık.

İlk olarak Çankırı il merkezinde kahvaltı molası verdik. Daha sonra yaklaşık 20 kilometrelik bozuk bir yolu aştıktan sonra Tuz Mağarası’na ulaştık. Giriş ücretini ödedikten sonra, mağaranın büyüleyici manzarası karşısında gözlerimiz bayram ederken, rehberimiz Mustafa Bey’den mağaranın tarihi hakkında bilgiler aldık. 5000 Yıllık Tuz işlenmiş muhteşem ötesi Müze Haline getirilmiş 18 bin metrekarelik kapalı alana sahip mağara, 200 yıllık olduğu tahmin edilen ve bozulmadan korunmuş bir eşek tahniti, çeşitli hayvan tahnitleri, çok sayıda heykel ve sanat eserleriyle dikkat çekiyordu. Rehberimizin anlatımı eşliğinde fotoğraflarımızı çektikten sonra yönümüzü Ilgaz Dağı Millî Parkı’na çevirdik.


Virajlı yolları ve 5.480 metrelik uzun tüneli geçtikten sonra karlı, buzlu yollar boyunca döne döne tırmandık. Biz Ankaralılar olarak yıllardır kara hasretiz, bu yüzden muhteşem büyüklükteki çam ağaçlarının üzerini örten kar manzarası hepimizi mutlu etmeye yetti. Milli park bölgesine ulaştığımızda telesiyejin çalışmadığını öğrendik. Ardından Ankara Üniversitesi Bostan Mevkii’ndeki Örsem tesislerinde yemeğimizi yedik ve çaylarımızı içtikten sonra Yurduntepe Kayak Merkezi’ne doğru yola çıktık.

Oraya vardığımızda bizi keyifle kayan insanlar, kızaklarla eğlenen çocuklar ve muhteşem bir atmosfer karşıladı. Kaymak isteyenler telesiyeje yönelirken, yürüyüş yapmak isteyenler ise ormanlık bölgeye doğru ilerledi. Ilgaz Dağı’nın zirvesinin dumanlı olması doğaldır; ancak o gün yoğun bir sis vardı. Buna rağmen, doğanın sunduğu manzara muhteşemdi. Tesislerin önünde halay çekenler ve hep bir ağızdan söylenen “Ilgaz” türküsü, ortama ayrı bir coşku kattı. Kartopu oynayarak ve 30 santimetrelik kara bata çıka eğlenceli anlar yaşadık.


Daha sonra telesiyejle dağın zirvesine çıktık. İlk etap 2.187 metre uzunluğundaydı ve yeterince heyecan vericiydi. Manzara inanılmazdı! Zirvede bizi 30-40 santimetrelik kar karşıladı, ancak hava sisli olmasına rağmen çok soğuk değildi. Bir grupla dağın zirvesinde bulunan kafede çay ve salep eşliğinde manzaranın tadını çıkardık. Heybetli çam ağaçları, pürüzsüz kar örtüsü ve ortamın huzuru anlatılmaz bir deneyimdi. Bu yolculuk gidiş dönüş yaklaşık 4,5 kilometre sürdü ve Ilgaz Dağı’nın güzelliğini iliklerimize kadar hissettik.

Karın “pırlanta” gibi parladığını ilk kez burada gördüm. Bazı yerlerde kristalleşmiş kar, adeta yüzlerce göz alıcı yansıma oluşturuyordu. Yorulmuştuk ama gerçekten buna değmişti. Telesiyejle tekrar aşağı indik ve bizi bekleyen arkadaşlarımızla işletmenin önünde buluştuk. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız bu güzel gün, yavaş yavaş sona eriyordu. Minibüste yerlerimizi aldık ve yine ormanlık yollar arasından döne döne Çankırı’ya doğru yol aldık. Dinlenme tesislerinde yarım saatlik alışveriş ve ihtiyaç molası verdik. Buradan aldığımız tam buğday ekmekleri, Çankırı kaya tuzu ve tuzdan yapılmış abajurlar, evlerimizde yaşadığımız bu güzel anıları hatırlatacak değerli hatıralar olarak bizimle döndü.


Minibüste nostaljik ve neşeli müzikler eşliğinde Ankara’ya doğru yol alırken, bedendeki tatlı yorgunlukla uyuklayan arkadaşlarımız da oldu. Fotoğraf Sanatı Kurumu Derneğimizin düzenlediği bu gezi, hafızalarımızda tatlı anılar bırakarak sona erdi.


Cengiz PAMUK
Kasım 2024