BİR BİLENLE GEZİYORUZ: ANAFARTALAR CADDESİ

Bu ayki Ankara Kültür Rotaları Bir Bilenle Geziyoruz Etkinliği kapsamında yine Ali Vedat OYGÜR hocamızın bizim için hazırladığı yaklaşık 33 duraklık Anafartalar Caddesi civarı gezimiz için Ulus Atatürk Heykeli önünde toplandık.

Hocamızdan öğrendiğimiz bilgilere göre; Osmanlı zamanında yapılan Erkek Öğretmen Okulu, Meclis açıldığı dönmede Milli Eğitim Bakanlığı olur. 1947’de çıkan yangın sonrası yerine Ulus İşhanı yapılır. Daha önceleri Taşhan Meydanı olarak bilinen meydanın ismi de Ulus Meydanı olarak değiştirilir.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Taşhan (ASBÜ), 1880 Yılında Vilayet mektupçusu İsmail Hakkı Bey tarafından yaptırılır. Zamanın çok konforlu, içinde sıcak su bulunan bir mekanıdır. Ankara’ya tren geldiğinde binanın önemi çok daha fazla artar ve ismi Angora Otel olarak değiştirilir.

Gezimize Roma Ana Caddesi’nin hizasından yukarı Anafartalar Caddesine doğru yürüyerek devam ediyoruz. Roma Caddesinde kazılara devam edildiğini gördüğümüzde bize güzel sürprizler sunacağını düşünerek heyecanlanıyoruz.

Zincirli Camii: Ankaralı Mehmet Emin Efendi 1685 yılında Şeyhülislam olunca Ankara’ya pek çok yatırım yapar. Bunlardan en önemlileri Zincirli Camii, Suluhan ve Şengül Hamamı’ dır. Cami ilk yapıldığında klasik Ankara evi formu olan alt kat taş üstü ahşap kerpiç bir binadır.

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK

Anafartalar Çarşısı, 1967’de Ankara’nın ilk alışveriş merkezi olarak yapılır. İlk yürüyen merdivenin olduğu çarşının içi sanat galerisi gibidir. Nuri İyem, Süreyya Koral gibi değerli sanatçıların çok güzel sanat eserlerini duvarlarında barındırır.

1930’lu yıllarda yapılan Büyük Apartmanı’nın, olduğu yerde Koç ailesinin ilk evi vardır ve Vehbi Koç bu evde doğmuştur. Binada VEKAM’ın müze yapmak için restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Birbirine bitişik nizam yapılmış Paket Postanesi ve Basın Binası’nın hizasından grubumuz ile birlikte yürümeye devam ediyoruz.

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK Büyük Apartman ve Anafartalar Çarşısı

Ankara’ nın ilk Şehremaneti (Belediye) Binası, olan ve 1949 yılında mimar Nezih ERDEM tarafından caddeye uyumlu olması amacı ile bir kenarı yuvarlak biçimde tasarlanan Ankara taşından yapılmış bir binadır.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK – ilk Belediye Binası

Mermercioğlu Hanı;  Ankara’nın eski köklü ailelerinden Mermercizadelerin aile apartmanıdır. 1. Ulusal Mimari tarzında yapılmış işçilikli bir binadır. Kavisli pencereleri, çatının işlemeli geniş saçakları, oymalı balkonlarıyla göz doldurmaktadır.

Alibey Hanı: Han, günümüzde sayıları çok azalmış olan Ankara’ nın kuleli binalarındandır. Doktorların muayenehanelerinin olduğu Hekimler Sokaktadır. Binada merdiven kovaları kubbeye kadar çıkar. Daha sonra merdivenlerin olduğu o kova boşlukları da odaya çevrilir.  

Ali Kütükçü İşhanı, Toygar Hanı, Köklü Han, Talas Han, Hanif Han yan yana cadde boyunca inci gibi sıralanmışlardır. Bazılarının en üst katında Kuşgana denilen tek odalı seyir odaları mevcuttur.

Adalet Hanı, cadde üzerinde yer alan bir diğer kuleli bina olup, avukatların yazıhane olarak kullandığı bir binadır. 

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK Mermercioğlu Hanı, Alibey Hanı, Adalet Hanı

Cadde üzerinde biraz daha ilerlediğimizde karşınıza muhteşem bir bina çıkar Sakarya Apartmanı. Bu binayı Nuri CONKER yaptırmıştır. Conker Atatürk’ün Selanik’ten okul arkadaşı ve daha sonraki yıllarda Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında omuz omuza savaştığı silah arkadaşıdır. Soyadını da Conk Bayırından esinlenerek almıştır.

Cadde ile uyumlu bir şekilde kesimi yapılmış olan Anafartalar Apartmanı, Caferoğlu İşhanı, Moda Terzihanesi derken Ankara Pasta Salonu’ nun muhteşem kubbeli binasına geliyoruz. Burası vakti zamanında Ankaralıların sosyalleştiği, çok güzel tatlılar ve içeceklerin yer aldığı, buluşma noktası olan bir mekandır.

Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü (İlk Adliye) Binası, 1925’te Mimar Tahsin Bey tarafından 1. Ulusal Mimari tarzında yapılmıştır. Osmanlı mimarisinden izler taşır.

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK – Sakarya Apartmanı, Sinema Genel Müdürlüğü (İlk Adliye) Binası

Gülhane İşhanı (Büyük Otel-Hasan Fehmi Ataç Apt.); 1920’li yılların başında yaptırılan bina, ilk meclis hükümetinde Maliye Bakanı Hasan Bey’ e aittir. 1950’lerde otele dönüştürülmüştür. Şehrin ilk lüks otelidir. Günümüzde ise iş hanıdır. 1956’ da binanın alt katında, Rumelili Mehmet Raci tencere usulü ev yemekleriyle Ankara’ nın en eski restoranı olan Boğaziçi Restoranı’ nı açar ve hala günümüzde de burası aynı isimle yaşamaktadır.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

1.Vakıf Apartmanı, 1925’te Mimar Yahya Ahmet Bey tarafından yapılmıştır. Kendisi aynı zamanda Hükümet Meydanında bulunan eski Maliye Bakanlığı binasının da mimarıdır. 1. Ulusal mimari tarzında köşeleri yuvarlak  ferforje balkonlu, geniş çatı saçakları olan, orjinali büyük ihtimalle yine oval pençelerinin olduğu gösterişli bir binadır. Dönemin ünlü doktoru Neşet Naci’nin de bulunduğu pek çok doktor muayenehanelerinin bulunduğu bir binadır.

Çocuk Esirgeme Kurumu (Himaye i Etfal Cemiyeti): 1926’ da yapılan Çocuk Esirgeme Kurumu binasının mimarı, Ankara’ da Etnografya Müzesi gibi pek çok güzel esere imza atan Arif Hikmet KOYUNOĞLU’ dur. Üç bloktan oluşan binanın arkasında Ankara’ nın ilk çocuk parkı ve yüzme havuzu yer alır. Binalara çok güzel isimler bulan Ankara halkı, bu binaya “Çocuk Sarayı”, önünden geçen caddeye de “Çocuk Sarayı Caddesi” der.

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK – 1.Vakıf Apartmanı, Çocuk Esirgeme Kurumu Binası

2 Numaralı Ankara İstiklal Mahkemesi: Bu bina 1927’ ye kadar mahkeme olarak kullanılmıştır. Altı taş üst katı kevgir klasik Ankara evi formundadır. Nezarethane olarak da binanın altında yer alan Rum Anaokulu kullanılmıştır. Ankara Üniversitesi tarafından restore edilerek, Üniversite’nin Ankara Çalışmaları, Araştırmaları ve Uygulama Merkezi olarak hayatına devam etmektedir.

İlk Rus Elçiliği: Şu an arsasında hiçbir yapının olmadığı ve açık otopark olarak kullanılan yerde eskiden elçilik binası vardı. Rivayete göre; ilk Rus Elçisi Kurşunlu Camii’ nin minaresine Ankara’ yı yukarıdan görmek için tırmanır, iyice yukarıya çıktığı esnada minarede ezan okumaya hazırlanan caminin imamı sarkıp kendisine bakar ve elçinin dikkati dağılarak minareden düşüp ölür.

Kurşunlu Camii: Anafartalar Caddesi’ nin köşesinde yer alan kare planlı, taş duvarlı, kurşundan yapılmış kubbesiyle 16. Yüzyıl Ankara camisidir. Caminin önünde yer alan ve trafiği yoğun olan geniş alana Samanpazarı Meydanı denir. Meydanda Nakşibendi Medresesi ile Tekkesi, Hüseyin Dede Türbesi ve 12 tane musluğu olan çok büyük anıt çeşme diyebileceğimiz bir çeşme yer alır. Halk bu büyük çeşmeye Elmadağ Çeşmesi ismini vermiştir.

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK 2 Numaralı Ankara İstiklal Mahkemesi, Kurşunlu Camii

Selma ÜNAL

Nisan 2024

BİR BİLENLE GEZİYORUZ: ULUS HAL BÖLGESİ

Bu ayki Ankara Kültür Rotaları Bir Bilenle Geziyoruz Etkinliği kapsamında yine Ali Vedat OYGÜR hocamızın bizim için hazırladığı yaklaşık 20 duraklık Ulus Hal Bölgesi civarı gezi rotamızı tamamlamak üzere Ulus Atatürk Heykeli önünde toplandık.

Fotoğraf: İlter AKINOĞLU

Roma döneminde kentin merkezi, halkın toplandığı pazar yeri yani Agora, bugün hükümet meydanı olarak bilinen bölgede iken;  Selçuklu ’da kent merkezi  kale tarafına doğru At Pazarı ve Koyun Pazarının bulunduğu bölgeye kaymıştır. Osmanlı’ da ise nüfus çoğalıp da şehir genişleyince Hamamönü’ ne doğru büyümeye başlamıştır.

Çarşı kültürü ise ilk olarak 15. ve 16. Yüzyılda görülmeye başlamıştır. Karaoğlan Çarşısı, Tahtakale Çarşısı, Uzun Çarşı. Bu dönemde ticaretin merkezi de At Pazarı’ndan Ulus’a doğru kaymıştır.

Aslında Osmanlı’da kent meydanı diye bir kavram yoktu. Mahalleler caminin avlusunun etrafında oluşurdu. Halk cami avlularında toplanırdı. Dükkanlar da cami çevresinde bulunurdu.

Dr Ali Vedat OYGÜR hocamızın uzun çalışmaları sonucu derlediği, gezide pür dikkat dinlediğimiz onca bilginin belleklerimizden silinmesine gönlüm elvermediği için; hocamızın kendi sayfasında yer alan makalelerinden de erişebileceğiniz detaylı notlardan da alıntılar yaparak, gezi rotamızda yer alan yapılar ile ilgili bilgilere bize bir arşiv ve Ankara sevdalılarına rehber olabilir ümidiyle yer vermeye gayret ediyorum.

19. yüzyılın sonlarında, bugün Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi tarafından kullanılmakta olan eski Sümerbank binasının yerinde Taşhan vardı ve bu dönem Ulus Meydanı ile sonrasında 1892’ de Bağdat demiryolu Ankara’ya uzanınca İstasyon Caddesi çok önem kazanmıştı. Atatürk heykelinin yanında bulunan Ulus İş Hanı o zamanlar Muallimin Mektebi yani Erkek Öğretmen Okulu idi.

Milli Mücadele döneminde okuldaki öğrenciler Kayseri’ ye nakledilir ve öğrenci yatakhaneleri meclise gelen millet vekillerine tahsis edilir. Meclis kurulduktan sonra da bina Maarif Vekaleti yani Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilmiştir. Binanın bodrum katına da meclis matbaası kurulur. 1947’ de bir yangında yanan bina yerine 1955’ te yapılan istimlak çalışmaları ile bugünkü bina inşa edilmiştir. Binanın çevresinde Yün İşi İpek İşi Ankara Markası, Birtat Pasta Salonu, Deniz Yolları Acentesi gibi dükkanlar yer alıyordu. Bu binanın karşısında ise millet bahçesi vardı. 1926 ve 1929 yılları arasında millet bahçesi düzenlenerek, içerisine çeşitli dükkanlar yapılıp şehir çarşısı kurulmuştur. 1969 yılına kadar da çarşı olarak devam etmiştir. Buradaki dükkanlardan birisi de Uğrak Lokantası idi. Bu lokantanın özelliği, Ankara’nın ilk ayaküstü yemek veren lokantası olmasıdır. Kiğılı’nın gömlek ve pantolon dükkânı da bu çarşıda bulunuyordu. Haşet Kitabevi, Hacıbekir ve Osman Nuri Şekercileri, Ankara’nın ilk çiçekçisi Sabunakis ve daha sonra açılan Kerpiç Lokantası da çarşının bilinen dükkanları arasındadır. 1929 gibi çarşıda bir dönüşüm başlamıştır ve Ankara’nın ilk sineması Milli Sinema adıyla açılır. Ankara Palas’a doğru bir konumda da Ankara’nın ilk barı Fresko Bar açılır. 1969’ da Millet Bahçesi boşaltılarak yerine 1971’ de yapılan Ulus 100. Yıl Çarşısı inşa edilir. Bugünlerde bu çarşı da yıkılarak, Ulus Meydanı Kentsel Yenileme Projesi kapsamında meydanı tekrar eski haline dönüştürme çalışmaları başlamıştır.

Millet Bahçesi Eski Fotoğrafı

Meydanın karşı köşesinde bulunan ilk Meclis Binası 1915’ te İttihat Terakki’ nin Ankara Kulüp Binası olarak kullanılıyordu. Meclis binasından yönünüzü dışkapı’ya doğru verdiğinizde yol üzerinde solda bulunan kırmızı bina ise 1932’ de Koç’ ların Ankara’ da yaptığı ilk iş hanıdır. O devirde bu binanın hemen yanında Meydan Palas Oteli ile Kulüp Sineması ve onun yanında da bir bar vardı. Karşı köşedeki Sümerbank’ın binasının yerinde bulunan Taşhan 1895-1902 ’de 100 odalı bir han olarak inşa edilir. Demiryolu geldikten sonra Hotel Angora adında Avrupa tipi bir otele dönüştürülür. 1934’te de yıkılarak yerine Sümerbank binası yapılır. 1924’te meydan parke taş ile döşenir. 1953 yılında yolun ortasında bulunan heykel bugünkü yerine alınır.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Önceleri Taşhan Meydanı, Millî Mücadele döneminde Hakimiyeti Milliye Meydanı ve Millet Meydanı isimlerini alan bu hareketli Ulus Meydanından ayrılıp Anafartalar caddesine yönelerek gezimize devam ettiğimizde o zamanki adı Karaoğlan Çarşısı olan Anafartalar Çarşısı çıkıyor karşımıza. Cumhuriyet döneminin önemli gazetesi Yeni Dünya gazetesi bu çarşının başında bulunur. Hemen yanında Ankara’nın ilk hazır giysi mağazası Karamürsel vardır. Yanında Kızılırmak kıraathanesi, İstanbul Oteli ve otelin altında da İstanbul Pastanesi bulunur. Zamanında Yahya Kemal, Reşat Nuri gibi kalburüstü yazarlar bu otelde konaklardı. Alttaki pastane ise toplanıp edebiyat konuştukları mekândı. Maddi durumu iyi olmayan yazarlar ve sanatçılar ise Posta Caddesinde toplanırdı. Çarşının biraz yukarısında Akman Bozacısı vardı. Bugünkü Zincirli Cami’nin karşısında, Taşhan’ın yanında bir han daha bulunurdu. Alt katında yer alan Zeybekler kahvesi,  Cumhuriyetle birlikte mavi koltuklarıyla Ankaralıların çok hoşuna giden ve içerisinde Atatürk’ün de bir locası bulunan Yeni Sinemaya dönüşür.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Günümüz Ulus çarşısının yanından şimdilerde mevcut olmayan Bilen sokaktan Hükümet meydanına çıkarken; köşede Yıldız Lokantası ve Zevk Kıraathanesi ile Hürriyet Oteli ve Havuzlu Kahve yan yana sıralanırdı. Koç ikinci dükkanını Havuzlu Kahvede açar. Burası da yıkılınca cadde üzerinde bulunan Koç Hanı (Büyük Apartman) yapılır. 1901’de Vehbi Koç bu binada doğmuştur. Binanın altında Ankara’nın meşhur ayakkabı mağazası Atlas Kundura, yanında Mıhçıoğlu Kırtasiye ile Yahudi bir vatandaşın kuru üzüm ticareti yaptığı dükkanları da içeren 4 adet dükkan yer alırdı.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK – Büyük Apartman

İlk kiracıları Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Müdürlüğü, sonra da Ankara İmar Müdürlüğü olan bu binanın restorasyonu hala devam etmektedir.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Anafartalar caddesinden ayrılıp Halin önündeki alana doğru ilerliyoruz. Burası eskiden Tahtakale çarşısı olarak bilinen bölgedir. Kale dibi çarşısı 1929’daki yangında tamamen yok olur. Hürrem Sultan’ın yaptırdığı Haseki camisi ve Tahtakale Çifte Hamamı halin çevresinde yer alırdı. Osmanlıda halin olduğu alanda sebze kapanı vardı. Yangın sonrası sebze kapanı Suluhan’ın avlusuna taşınır. Bugünkü hal binası tekrar inşa edilince tekrar eski yerine gelir.  Susam sokak ile Alsancak Sokak’ın kesişiminde Macar yapımı olduğunu hemen fark edeceğiniz, kubbeli ve silindirik köşesi ile Abdullah Apartmanı olarak inşa edilen ve sonradan Erzurum Oteli olan binayı görürsünüz. Yanındaki bina da Avrupa Otelidir. Onun da yanında daha sonra Cihan Oteli yaptıkları Çavuşoğlu ailesinin evi bulunur. 1929 yangınında otel yanınca bugünkü Cihan Palas yapılır.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK Erzurum Oteli, Avrupa Oteli, Cihan Palas

Hallaç Mahmut Caminden, Uzun Çarşı diğer adı ile Sobacılar Çarşısına doğru ilerleyerek, Vedat Hocamızdan Suluhan’ı dinlemek üzere Çerkeş Sokağa geliyoruz. Pazar günleri kapalı olduğu için hanın içine giremiyoruz. Merdivenlerden aşağı doğru sağlı sollu satıcılar arasından ilerleyerek, Suluhan’ın arka girişine geliyoruz. Hanın eski adı Hasan Paşa Hanıdır. Hasan Paşa, 2. Beyazıt ve Yavuz Sultan Selim döneminde Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği yapmaktadır. 1514 Çaldıran savaşında şehit olur. Bu hanı ve Ulus’taki bir hamamı vakfetmiştir. Kendisi ölünce sahipsiz kalan han, yıllar sonra Şeyhülislam Mehmet Efendi tarafından Şengül hamamı ile birlikte alınır. Restore ederken hamamın ortasına bir de köşk mescidi, altına da şadırvan yaptırır. Bundan sonra halk hana Sulu Han demeye başlar.

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK

Osmanlı döneminde Ermenilerin oturduğu; Çerkeş sokak, Suluhan ve İbadullah Camiinin bulunduğu bölgeyi içeren bölgeye Hacı Doğan mahallesi denilir. Burada, eski Ankara evleri ve ağaç korkuluklu ezanlığı olan Hacı Doğan Camii yer alır.

Fotoğraf: İlter AKINOĞLU

Taş döşeme sokaktan devam ederek Hamidiye Medresesinin (Sanayi Mektebi) arka kapısına oradan da Sanayi Caddesinde yer alan ön kapısına ulaşıyoruz. Okul 1891’de Hamidiye Medresesi olarak açılır. Abdülhamid, Kuran dersleriyle ve Arapçayla Avrupa’ya yetişemeyeceğimizi, matematik, fen dersleri okutmamız ve yabancı dil öğretmemiz gerektiğini düşünür böylece İdadi ve Sultani okulları kurulmaya başlanır. Bu okul da onlardan bir tanesidir. 1897’de Ankara İdadisi, 1907’de de Hamidiye Sanayi Mektebi olur. Cumhuriyetle adı Ulus Sanat Okulu olarak anılır. Günümüzde ise Ulus Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ dir.

Lise duvarını takip ederek Bulvara çıkıyoruz ve bir gezinin daha sonuna geliyoruz. Gezimize katılan tüm dostlarımıza ve hocamıza teşekkür ederek bir dahaki gezimizde buluşmak üzere ayrılıyoruz.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK Hacı Doğan Camii

Cengiz PAMUK

17 Mart 2024