ANKARA KÜLTÜR ROTALARI BİR BİLENLE GEZİYORUZ: HACI BAYRAM CAMİİ VE ÇEVRESİ

Hacı Bayram Camii’nin avlusundayız. Bugün Dr. Ali Vedat OYGÜR hocamızla Hacı Bayram Camii ve çevresini gezeceğiz.

Hadi siz de gezi ekibine katılın. Bakalım hocamız ne diyor?

Fotoğraf: İlter AKINOĞLU

Ankara, her zaman dinler için önemli bir merkez olmuştur. Birçok dini burada görebiliriz. Önce çok tanrılı pagan dinleri vardı. Sonra, Galatların bölgeye yerleşmesiyle Yahudilik geldi. Ardından da Hristiyanlık ortaya çıktı. MS 300’ de Ankara’ nın bir piskoposu vardı. O dönemlerde Hristiyanlık, Roma’ da henüz resmî din olarak kabul edilmemişti. MS 313’ te Büyük Konstantin, Hristiyanlığı Roma’ nın resmî dinlerinden biri olarak tanıdı. İlk kilise meclisi 314’ te Ankara’ da toplanmış. İlk kiliseyi de Aziz Vasileus, Augustus Tapınağı’ nı kiliseye çevirerek kurmuştur. Aziz Pavlus, Ankara’ ya iki defa, 355 ve 360 yılları arasında gelmiştir. Yahudilere vaaz vermiştir. İncil’ de “Galatyalılara Mektup” adlı bir bölüm vardır; bu vaazlardan orada da söz edilir.

Ankara, Danişmentliler tarafından alındıktan sonra İslam yayılmaya başlamıştır. 1350’ den sonra Ahiler gruplar halinde Ankara’ ya gelmeye başlamış ve bu tepeye yerleşmişlerdir.

Meydanın girişinde bulunan kalıntı, Selçuklu dönemine ait bir ev kalıntısıdır. Caminin çevresinde de evler bulunmaktaydı.

Hacı Bayram-ı Velî (asıl adı Numan bin Ahmed), 1352’ de Ankara’ nın Solfasol (Zülfazıl) köyünde doğmuş, 1360–1389 yılları arasında eğitim almıştır. Müderris olduğunda, Ankara’ nın önde gelen medreselerinden Melike Hatun Medresesi’ nde görev yapmıştır. Üç yıl burada çalıştıktan sonra tasavvufu öğrenmek istemiş ve Kayseri’ ye, Aksaraylı Şeyh Hamidüddin’ in dergâhına gitmiştir. Hamidüddin-i Velî (Somuncu Baba) ile Kurban Bayramı’ nda karşılaşmışlardır. O zaman Hamidüddin-i Velî, “İki bayramı birden kutluyoruz!” diyerek ona “Bayram” lakabını vermiş ve talebeliğe kabul etmiştir. Somuncu Baba ile Hacı Bayram’ ın yolları bundan sonra ayrılmaz hâle gelmiştir. Somuncu Baba ile önce Bursa’ ya, sonra da hacca gitmişlerdir.

Somuncu Baba’ nın vefatından sonra, onun işaretiyle Ankara’ ya dönen Hacı Bayram, çiftçilikle uğraşmıştır. Somuncu Baba Ahîdir; Hacı Bayram da Ahîlik geleneği içinde yetişmiştir. Hacı Bayram, Ankara’ ya döndüğünde Bayramiyye tarikatını kurmuştur. Tarikatın üç temel ilkesi vardır:

  1. Yoksullara yardım et.
  2. Yanındakilere meslek öğret.
  3. Hepiniz bir işle meşgul olun.

Bayramiyye tarikatının nüfuzu giderek artmıştır. Öyle ki bu durum, II. Murad devrinde devlet erkânını rahatsız edecek boyuta ulaşmıştır. Bu rahatsızlıkta, o dönemlerde Şeyh Bedreddin ve çevresinde gelişen olayların da etkisi olmuştur. Bunun üzerine II. Murad, saltanatının başlarında (1421–1424) Hacı Bayram’ ı Edirne’ ye davet etmiştir. Hacı Bayram ile görüşen II. Murad, hakkında söylenenlerin asılsız olduğunu anlayınca ona hürmet göstermiş ve Eskicami’ de vaaz vermesini istemiştir. Daha sonra Ankara’ ya dönen Hacı Bayram, irşat faaliyetlerine devam etmiştir. Hacı Bayram-ı Velî, 1430 yılında Ankara’da vefat etmiştir. Kendi adıyla anılan caminin yanına defnedilmiştir.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Hacı Bayram Camii, ilk yapıldığında bugünkü hâlinden daha küçükmüş. Minarenin olduğu yer ve diğer taraftaki kemerli bölüm sonradan, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Caminin çevresinde yürümeye devam ediyoruz. Caminin bir köşesi, Augustus Tapınağı’nın köşesiyle birleşmektedir. Bilinçli olarak yapılan bu mimari dokunuş, dinlerin sürekliliğini vurgulamaktadır.

Fotoğraf: İlter AKINOĞLU

Yürüyüşümüze Bentderesi’ ne doğru devam ediyoruz. Yolun sol tarafında Ahi Yakup Camii bulunuyor. Bu cami, Ahi kültürü içinde önemli bir yeri olan Ahi Yakup’ un vakıf eserlerinden biridir. Mimari tarzıyla dönemin Anadolu Ahi-Tekke geleneğini yansıtır; Ankara’nın manevi ve yapısal mirasında kıymetli bir örnektir. Camii, 1392 yılında Ahi Sinan oğlu Ahi Çelebi’ nin oğlu Ahi Yakup tarafından onarılmıştır. Bu tarihten önce de Ahi Şüca, Melik, Ali ve Şerafeddin gibi diğer Ahi reisleri tarafından yapıldığı düşünülmektedir.


Biraz ileride kaldırımın üstünde bir mezar var: Gülbaba’ nın mezarı. O da Ahîlerden biriymiş.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Sağ tarafta bir yola sapıyoruz. İleride Ankara’nın önemli kuleli yapılarından biri olan İzzet Aykurt Bey’ in evi var. 1924’ te inşasına başlanmış, 1931’ e kadar devam etmiştir. Kule kısmında üst katlara çıkan merdivenler vardır. Yürüyüşümüze devam ediyoruz. Sağ taraftan sokağa giriyoruz. Karşımızda Ankara Kalesi duruyor. Hoca, Bentderesi’ ni işaret ederek Hatip Çayı’ nın geçtiği güzergâhı anlatıyor. 1957’ den sonra yaşanan sel nedeniyle üzeri kapatılmıştır.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Emir Nusreddin’ in türbesi ve yanında Ördekçiler Mescidi yolun karşı tarafında kalıyor. Eskiden önünde karşıya geçmek için bir köprü varmış. Köprünün adı Ördekçiler Köprüsü’ymüş. Bir diğer köprü de Tabakhane Camii önündeymiş. Şimdi her ikisinin yerinde bulvar var. İleride Şeyh İzzettin’ in türbesi var. Ölüm tarihi 1305 olarak kayıtlara geçmiş. Hacı Bayram’ dan 50 yıl önce yaşamış.

Fotoğraf: İlter AKINOĞLU

Yürüyüşümüze devam ediyoruz, şimdi Şeyh İzzettin Camii’ne geldik. Küçük bir mescit, yapıldığında minaresi yokmuş; sonradan ilave edilmiş.

Şimdi yukarı doğru çıkarak Hacı Bayram Camii’ nin etrafındaki geniş turumuza devam ediyoruz. Buradan Bentderesi’ ndeki cami daha rahat görünüyor. Bu caminin adı Tabakhane Camii’ dir.

Ankara’ daki Tabakhane Camii (diğer adıyla Dabakhane Camii), Bentderesi Mahallesi’ nde yer alan sade, yapısal ve tarihî açıdan etkileyici bir mescittir. 19. yüzyıl başlarında, muhtemelen Kadı Necmeddin’ in vakfıyla inşa edilmiştir. Doğrudan bir inşa kitabesi bulunmasa da 1900–1901 tarihli bir onarım kitabesi mevcuttur.

Sağındaki taş yapı, Şeyh Abdülkadir İsfahanî tarafından yaptırılmış olan İsfahanî Mescidi’ dir. Şeyh Abdülkadir İsfahanî, Hacı Bayram-ı Velî’ nin halifesidir. Abdülkadir İsfahanî’ nin peygamber soyundan geldiği de kayıtlarda yer almaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ nün 1963 restorasyonu sırasında bulunan bir kitabe, mescidin 1570 yılında Abdülkadir İsfahanî tarafından yaptırıldığını göstermektedir. Bu kuşbakışı seyirden sonra Hacı Bayram Camii bölgesinden Hal’ e doğru gidiyoruz. Her yer tarih kokuyor.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

1920’ de Vakıflar İdaresi tarafından okul olarak yapılan binanın önündeyiz. Bina, 1920’den bu yana çeşitli amaçlar için kullanılmış, günümüzde de aktif olarak kullanılmaktadır. Biraz ileride bir otel var. Şimdi otelin önünden geçiyoruz. Güzel bir otel; adı Berlitz Otel. Ulus’un tarihî dokusuna uyumlu bir yapıda, Cumhuriyet’ in kuruluş döneminde, yani 1920’ li–1930’ lu yıllarda inşa edilmiştir.

Fotoğraf: Cengiz PAMUK

Yolun karşısına geçiyoruz. Karşıda bir çarşı var. Eskiden adı Tahtakale Çarşısı’ ymış. Bir yangın sonucunda bütün bölge yanmış. Gezdiğimiz çarşı daha sonra inşa edilmiş. İçerisinde biraz gezindikten sonra sanat kokan bir binanın önüne geliyoruz:

Erzurum Oteli. Ankara Ulus’ta yer alan Erzurum Oteli (eski adıyla Abdullah Oteli), 1916–1917 yıllarında Macar mimarlar tarafından inşa edilmiş neoklasik bir yapıdır. Başlangıçta konut olarak kullanılmış, 1930’ larda otel olarak hizmet vermeye başlamış ve Abdullah Oteli adını almıştır. Otelin yanındaki yapı da aynı dönemin binalarındandır. Bu iki yapı, 1917 yılında Macar ustalar tarafından yapılmıştır. İkinci bina da 1933’ te otel olarak kullanılmaya başlanmış; adı Avrupa Oteli’ ymiş.

Fotoğraflar: Cengiz PAMUK

Otellerin karşısında Hallâc-ı Mansur adına yapılmış Hallâc Mahmut Mescidi bulunuyor. Mescidin yanındaki türbe, 2000’li yıllarda yapılmış. XVI. yüzyıldan kalma, tek kubbeli, güzel bir Osmanlı dönemi mescididir. Kapı üzerindeki orijinal Arapça kitabe, yapının 952 Hicrî / 1545–46 Miladî yıllarında “Ali oğlu Abdullah” tarafından inşa edildiğini belirtmektedir.

Hal’ in arka tarafında yürüyüşümüze devam ediyoruz. Eski Modern Çarşı’ nın önündeyiz. Burada, 1929 yangınından önce İnkılap İlkokulu varmış. 1957 yılında yıkılmış, 1959’ da Modern Çarşı inşaatı başlamış ve 1961’ de çarşı açılmış. Fakat o da başka bir yangında tahrip olarak yıkılmış.

Şimdi merdivenlerden inerek Çerkeş Sokağa gideceğiz ve Suluhan’ ı göreceğiz. Suluhan’ a giderken İbadullah Camii’ nin önünden geçiyoruz. Hoca İbadullah Efendi, 15. yüzyılda bu camiyi yaptırmıştır. 17. yüzyılda Hacı Yusuf tarafından restorasyonu yapılmıştır.

Suluhan’ ı, Yavuz Sultan Selim’ in Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa, 1511’ de yaptırmıştır. Hasan Paşa, 1514’ teki Çaldıran Savaşı’ nda şehit düşmüştür. Vefatından sonra han sahipsiz kalmış, harap olmuştur. 1876’ da Ankaralı Mehmet Emin Efendi hanı satın alıp restore etmiş ve ilaveler yaparak kullanıma açmıştır. Mehmet Emin Efendi tarafından bir şadırvan ilave edildiği için adı “Suluhan” olmuştur.

Tarih gezimiz bu sefer Gençlik parkında sonlanacak. Günün değerlendirmesini, aklımıza takılan soruları Sayın Dr. Vedat Oygür’ e soracağız.  Bir dahaki seferde yine Ankara’ nın tarihini keşfetmek için buluşmak üzere hoşça kalın.

İlter AKINOĞLU

Haziran 2025

ANKARA KÜLTÜR ROTALARI: ROMA KALINTILARI VE HACI BAYRAM

2023 Mayıs ayı Ankara Kültür Rotaları: Bir Bilenle Geziyoruz etkinliğimizin ikincisini Roma Hamamı- Hacı Bayram rotasında Dr. Ali Vedat OYGÜR hocamızın rehberliğinde onun belirlediği güzergahı izleyerek gerçekleştirdik. Roma Hamamı’nda başlayan gezimiz Hacı Bayram, Augustos Tapınağı ve Şeyh İzzeddin Türbesi’nde son buldu. Güzergahta 19 farklı tarihi eser hakkında Dr. Ali Vedat Oygür Hocamıza bize verdiği kıymetli bilgiler için çok teşekkür ediyoruz.

1-Roma Hamamı: Tarihi kalıntılarda yeni restorasyon çalışmaları yapılmıştı. Sütunlu yol, hamama yan taraftan giriş ve Cardo Maximus Roma dönemi caddesi, hamamın soğukluk bölümünde bulunan büyük havuz görülmesi gereken bölümlerden bazıları.

2-Hamidiye (Telgrafhane) Çeşmesi: Cardo Maximusu takip etmek üzere Sosyal Bilimler Üniversitesinin yanından yukarı doğru çıkıp Ankara’nın ilk resmi yapısı olan eski Ankara Valiliği binasının bulunduğu meydana doğru yürüdük. Yürüyüş yolumuz üzerinde bulunan bu Hamidiye çeşmesi binanın duvarına bitişik halde bulunmaktadır.

3-Valilik binasının bahçesinde üzeri cam ile kaplanmış bir bölmede Roma yolu kalıntıları, sütun ve su kanallarının olduğunu biliyor muydunuz? Tarihi binanın restorasyon çalışmaları devam ederken aynı zamanda bahçesinde Roma yolu kazı çalışmaları yürütülmüş, bundan önce de bilindiği üzere Ulus şehir çarşısı inşaatı sırasında Roma dönemi Ankara’sının ana caddelerinden biri olan bu caddenin devamına rastlanmıştı. Burayı da görmeden geçmedik.

4-Başbakanlık (Maliye) Binası: Cumhuriyet’in ilk bakanlık binası olarak inşa edilen yapı Vilâyet Meydanı’na bakmaktadır. Maliye Bakanlığı, sağdaki Gümrük ve Tekel Bakanlığı ve 1950’lere kadar ortadaki bölüm Başbakanlık olarak kullanılmıştır.

5- Julianus Sütunu: Defterdarlık ve valilik binası arasındaki havuzun kenarında bulunmaktadır. Hiçbir yazıtı yoktur. Gövdesinde birçok halka olup, yüksekliği on beş metre kadardır. Sütunun İmparator Julianus’ un (M.S. 361-363) Ankara’dan geçtiğinde şerefine dikildiği söylenir. IV. yüzyılda yapıldığı sanılan esere halk arasında Belkıs Minaresi de denilmektedir.

6- Zincirli Cami: Yürüyüş yolumuz üzerinde bulunan Zincirli Cami Taş kaideli, tuğla gövdeli, üzeri kiremit çatılı bir yapıdır. Kasetleme işçiliği ile yapılmış ahşap tavanı, minberi, mihrabı ve cephe düzeni nedeni ile caminin yapılış tarihinin 17′ inci yüzyıl ortaları veya sonu olduğu tahmin edilmektedir. Kuzeyde tek kapı ile girilen Cami içinde asılı bulunan bir levhadan 1879–1880 yılları arasında tamir edildiği öğrenilmiştir. Bu levhada “Şeyhülislam Ankaralı Mehmet Emin Efendi’ nin mamuresini 1879–1880 yıllarında Ankara Valisi Hurşit Paşa tamir ettirdi “denilmektedir.

7- AynıSokakta başka bir tarihi bina çıkıyor karşımıza. Bina önce Efkaf İdaresi yani Vakıflar daha sonra Şer’iye ve Efkaf Vekaletine veriliyor. Şimdi altında haç malzemeleri satılan dükkânın yerinde Tan gazetesi varmış. 1. Katta adliye vekaleti, 2. Dönem istiklal mahkemesi, üst katta da Şer’iye ve Evkaf Vekaleti bulunuyormuş. 1940’ ta bina Emniyet 2. Şube Müdürlüğü olarak kullanılmış. Bir süre sonra da Anafartalar Polis Karakolu olmuş. 1984’ten sonra Ulus oteli olmuş.

Başbakanlık Binası

8-Berlitz Oteli: Otel, 30’lu yıllarda aynı isimle aynı yerinde bulunuyor. Altındaki Ruşen pastanesi de öyle. Macar Avusturyalı mimarların eseri.

9-Augustus Tapınağı: Ankara’da Roma Dönemi’ nin en önemli yapılarından biri olan Augustus-Roma Tapınağı, Galatia eyaletinin İmparator Augustus (MÖ 27-MS. 14) tarafından Roma İmparatorluğu’na katılmasından sonra, yeni eyalet merkezi olan Ankyra’da (Ankara) İmparator Augustus ve kentin yerel tanrıçası Roma’ya ithaf edilerek inşa edilmiştir. Hacı Bayram Camisinin yanında bulunmaktadır.

10-Hacı Bayram Veli Camii ve Türbesi: Hacı Bayram-ı Veli, (d. 1352, Ankara – ö. 1430, Ankara), Türk mutasavvıf ve şair. Safevî Tarikâtı büyüklerinden Hoca Alâ ad-Dîn Ali Erdebil’inin öğrencilerinden olan Şeyh Hamid-i Veli’nin öğrencisi ve Bayramîyye Tarikatı’nın kurucusudur. Türbesi, Ankara’da Hacı Bayram Camii’nin bitişiğinde bulunmaktadır.

11-A. İzzet Ulvi Aykurt Evi (Hacı Bayram Veli Mahallesi) Macar ustalar tarafından yapılmıştır. Tarih: 1924-1931

12-Şeyh İzzettin Türbesi 1930’ lu yıllarda yıkılarak evlerin arasında kalmış, daha sonra bölgenin yıkılarak komple restorasyonu sırasında temelleri ortaya çıkarılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Günümüzdeki türbe kare planlı, kümbet biçiminde Selçuklu tarzındadır. Türbe kitabesi günümüzde Etnografya Müzesine kaldırılmıştır. Bu kitabeye göre türbe 1306 yılında inşa edilmiştir.

FOTOĞRAF SANATI KURUMU DERNEĞİ Grubuyla bir dahaki gezilerde buluşmak ümidiyle tüm katılımcılara ve hocamıza çok teşekkür ediyoruz.

Cengiz PAMUK

21.05.2023 ANKARA