SOKAK SENİ ÇAĞIRIYOR: HACI BAYRAM VELİ CAMİİ VE ÇEVRESİ

Sevgi Köylü HALİLOĞLU

Sokak Seni Çağırıyor! mottosuyla;

yola çıkarak 24 Nisan 2022 Pazar günü gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde Ankara içi turlarımızın bu seferki durağı Ankara’ nın sembol mekanlarından biri olan Hacı Bayram Veli Camii ve çevresindeki sokaklar oldu.

Oldukça güneşli ve yaz sıcaklarını aratmayacak bir günde bu tarihi caminin avlusunda toplanarak etkinliğimize başladık.

Hacı Bayram Veli Camii Ankara’ nın en önemli camilerindendir. Bulunduğu mekan itibari ile de etrafında pek çok tarihi doku ve eser yer almaktadır. Cami Ankara’ nın en eski yerleşim yerlerinden olan, Avrupa şehirlerinin pek çoğunda görülen “Old City” denilen Ankara’ nın Old City’ si tabir edebileceğimiz Ulus semtinde bulunur.

İlk yapılış tarihi hicri 831 yılı (1427-1428) olan caminin ilk mimarı Mimar Mehmet Bey hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Günümüzdeki mimari yapısı XVII. ve XVIII. yüzyıl camilerinin karakterlerini taşımaktadır. Uzunlamasına dikdörtgen bir plana sahip olan yapı, taş kaideli, tuğla duvarlı ve kiremit çatılıdır. Camii ahşap ve ahşap üzerine kalem-işi süslemeleri, çini süslemeleri bakımından da oldukça zengin bir yapıdır. Cami içindeki ahşaplar üzerinde Nakkaş Mustafa Paşa’ya ait boyama nakışlar vardır. Caminin güneydoğu duvarında iki şerefeli bir minare bulunur. Bu minare kare planlı taş kaideli, silindirik tuğla gövdelidir. 1714 yılında Hacı Bayram Veli’ nin torunlarından Mehmet Baba tarafından tamir edilmiştir.

Cami ve çevresine Hacı Bayram denilir ve bu ismi, caminin güney duvarına bitişik Hacı Bayram Veli türbesinden alır. Caminin doğu duvarı da Augustus Tapınağına dayanmıştır. Roma döneminin önemli yapıtlarından biri olan Augustus Tapınağı, İmparator Augustus’ un vasiyetnamesinin tapınağın duvarlarında yer alması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır. Bu özelliği ile de yabancı turistler tarafından büyük ilgi görmektedir. Milattan önce 25-20 yılları arasında Galatlar tarafından inşa edilen tapınak, İmparator Augustus’ a olan şükran borçlarını ödemek için inşa edilmiştir. Ön yüzünde 8, yan kısımlarında 15 sütun bulunan tapınakta dönemin Roma mimarisinin izlerini görebilirsiniz.

Hacı Bayram ve çevresi Ankara’ da yaşamış pek çok kültürün (Roma, Selçuklu, Osmanlı) izlerini bir arada görebileceğiniz, bu yönü ile de medeniyetlerin iç içe olduğu, sevgi ve hoşgörü kültürünü temsil eden oldukça önemli bir mekandır.

Cami avlusunun hemen altında yer alan çarşı ve rekreasyon alanı fotoğrafçıların ilgisini çekebilecek grafiksel detaylar ve kemerli yapılar, ışık, gölge ve yansımalar ile ekibimizin de dikkatini çekmeyi başardı doğrusu.

Caminin arkalarındaki sokaklara doğru ilerlediğimizde tipik eski Ankara evlerinin özelliklerini yansıtan pek çoğu restore edilmiş konak tarzı evler ve dar sokaklar fotoğraf ekibine çekim için güzel kareler sunmaya yetti.

Bu ayki sokak gezimizi de bu tarihi sokaklarda yer alan bir kır kahvesi tadındaki çay bahçesinde keyifli bir sohbet ve dost sıcaklığı içerisinde tamamlayarak, huzur içerisinde evlerimizin yolunu tuttuk. Bizimle birlikte Ankara sokaklarında gezmeyi seven bütün dostlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Sevgi KÖYLÜ HALİLOĞLU

24 Nisan 2022

SOKAK SENİ ÇAĞIRIYOR: ANKARA ÜNİVERSİTESİ BEŞEVLER 10. YIL YERLEŞKESİ

Sokak Seni Çağırıyor! mottosuyla; yola çıkarak ikincisini 27 Mart 2022 Pazar günü gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde Ankara içi turlarımızın bu seferki durağı Ankara Üniversitesi Beşevler’ de yer alan 10. Yıl Yerleşkesi oldu.

Bir gün öncesine kadar yağan kar ve soğuk kış havasından sonra, Pazar günü güneşli bir bahar havasında FSK dostlarımız ile Ankara Üniversitesinin rektörlük kapısında toplandık ve uzun zamandır özlediğimiz bu güzel havanın tadını birlikte çıkarmak üzere etkinliğimize başladık.

Ankara Üniversitesi Beşevler 10. Yıl Yerleşkesi, şehrin merkezinde bir vaha gibi hissettiren biyolojik çeşitliliği, tarihi ve muhteşem mimarisi ile 80 yılı aşkın bir zamandır hiç bozulmadan korunan binaları ve peyzajı ile gerçekten fotoğraflanmaya değer bir mekan olarak bizi karşıladı. Yerleşke yaklaşık 200 dönümlük bir alanda; Türkiye Cumhuriyetinin ilk Fen Fakültesi olma özelliğini taşıyan Fakülte Bölümleri, Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu, Rektörlük Binası ve daha pek çok sosyal ve idari binaları ve olanakları da kapsayacak şekilde şehrin kalbine kurulmuştur.

Fen Fakültesi; 17 Eylül 1943 tarihinde meclisten çıkan özel bir kanun ile, 8 Kasım 1943 tarihinde resmen kurularak eğitim ve öğretime başlamıştır. 1946 yılında Ankara Üniversitesi’ nin kurulması ile de Ankara Üniversitesi bünyesine dahil olmuştur.

Yerleşke içerisinde yer alan ana binalar, 1941-1943 yılları arasında, İkinci Ulusalcı Mimarlık Akımının etkisinde yer alan iki Türk Mimarı, Sedad Hakkı Eldem ve Emin Onat tarafından yapılmıştır. Binaların dışı tamamen taş kaplama olup, bu sayede binaların içi yazın serin kışın da sıcak olma özelliğine sahiptir. Yüksek sütunlar ve tavanlarında yer alan desenler ile mimari fotoğraf çekmek isteyenler için bulunmaz yapılar arasındadır.

Fen Fakültesinin bahçesinde yer alan iki adet nilüferli ve japon balıklı havuz da en az binalar kadar ilgi çekici ve tarihidir. Mevsim itibari ile nilüferler henüz açmamış olsa da verdiği muhteşem yansımalar ile fotoğrafçı ekibimizin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Yerleşke içirişinde yer alan çeşit çeşit heykeller de oldukça ilgi çekici ve güzel kareler çekmemize hatta biraz da yaratıcı fotoğraflar çekmemize olanak sağladı.

Yerleşkenin biyolojik çeşitliliğinden de bahsetmeden geçemeyeceğim doğrusu; internette yaptığım küçük bir araştırmaya göre 66 farklı kuş türüne rastlandığı söyleniyor. Hatta ağaçların üzerinde daldan dala zıplayan sevimli bir sincap da fotoğrafçılarımıza çok güzel pozlar vererek günümüze renk kattı. Yine bir araştırmaya göre ağaç ve bitki çeşitliliği de oldukça fazla. Yerleşke içerisinde 79 familyadan 281 cinse ait tür ve tür altı düzeyde toplam 445 takson tespit edilmiş. Ayrıca Türkiye’ nin ilk ve en büyük Herbaryumu olma özelliğine sahip, içerisinde en eskisi 1844 yıllarına ait 200.000 den fazla bitki türünü barındıran bir de Herbaryum bulunmaktadır.

Fotoğraf Sanatı Kurumu, 28 yıllık tecrübesi ile bütün fotoğraf severleri Ankara içinde gerçekleştirdiğimiz bu gezilerimize davet ederken, gezilerimize gösterilen ilgi de bizlere ayrıca bir motivasyon kayağı olmaya devam ediyor. Katılan bütün fotoğraf tutkunlarına sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Biz FSK ailesi olarak yılın ilk güneşli Pazar gününü bu güzel grup ile birlikte fotoğraf çekerek, hem eğlenip hem öğrenerek geçirdiğimiz için çok mutlu olduk ve nihayet bahara hep birlikte “Merhaba” dedik.

En büyük teşekkürü de bize kapılarını açarak bu etkinliği düzenlememize yardımcı olan, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığına etmeyi bir borç olarak biliyoruz. Fen Fakültesinin Dekanı Sayın Prof. Dr. Sait Halıcıoğlu’ na sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

27 Mart 2022

Sevgi KÖYLÜ HALİLOĞLU

BURSA’DA İKİ GÜN

Kasım ayının sonlarına geldiğimizde 11. Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali (BursaFotofest) in 19 Kasım 2021 tarihinde açılmasını da fırsat bilerek; 20 Kasım Cumartesi sabahı erkenden FSK olarak; FotoFest bahane gezmek şahane mottosu ile Bursa’ ya doğru yola çıktık.

Tabi ki Bursa’ da ilk durağımız Festival alanının yer aldığı Osmangazi semti sınırları içerisinde yer alan, Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi oldu. Öğlen yemeğinden sonra, Festival alanında sergileri dolaşıp, etkinliklere katılma fırsatını yakaladık. Bu sene 11. Kez açılan Bursa Fotofest, tüm dünyadan konuk ettiği fotoğraf sanatçıları ve Türkiye’den vizyona çıkardığı yeni görsel sanatçılar ile Türkiye ve Dünya fotoğrafını Bursa’da buluştururken, aynı zamanda tüm katılımcıları arasında aktif ve sinerjik bir diyalog ortamını hedefleyerek yeni fotoğrafçıların da kendilerini gösterebilecekleri bir platform oluşturmaktadır. Bu sene ki festival teması “Göz Göze” olarak belirlenmiş ve konuk ülke olarak da Azerbaycan seçilmişti. Biz de FSK olarak festivalde fotoğraf adına alabileceğimiz kadar feyz alarak; tabi Bursa’ ya kadar gelmişken şehrin kalbinde yer alan, Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Yapılmış Bütün Camilerin Atası, olarak tabir edilen Ulu Camiyi görmeden dönmek olmazdı. Festival alanına çok yakın bir konumda olmasına rağmen Bursa’ nın Ankara’ yı ve İstanbul‘ u aratmayan trafiği nedeni ile zor da olsa; 1396-1399 tarihleri arasında 4. Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt Han tarafından yaptırılan bu harika esere ulaşmayı başardık. Bu tarihi mekanda yer alan diğer eserleri de, Koza Han ve İpekçiler Çarşısı gibi, panaromik bir şekilde dolaşarak tekrar festival alanına döndük. Burada biraz daha vakit geçirdikten sonra, gün batımını Gölyazı’ da yakalayabilmek için tekrar hareket ettik.

Fotoğraf: Sevgi Köylü Haliloğlu, Bursa

Trafiğe rağmen neyse ki; incecik bir köprü ile ana karaya bağlı bir yarımada olan ve Uluabat Gölü üzerinde yüzermiş gibi duran minik bir adacık olan, günümüzde sit alanı olarak koruma altına alınan Gölyazı’ da gün batımına yetiştik. Gölyazı’ da çektiğimiz gün batımı fotoğrafları bütün ekibe o kadar keyif verdi ki akşam yemeğimizi de bu şirin beldede yemeye karar verdik. Yemekten sonra da dolu dolu geçen bir günün yorgunluğu ile, Karacabey’ de kalacağımız otele doğru yola çıktık.

Marmara Denizi’ nin kıyısında yer alan ve Bursa’ nın 5. büyük ilçesi olan Karacabey’ de yer alan otelimizde bir gece konakladıktan sonra, ertesi gün sabah kahvaltımızı yapıp Karacabey Longoz ormanlarına doğru yola çıktık. Longoz’ a giden yol bize çok güzel fotoğraf fırsatları verdi. Karacabey’ in doğasına hepimiz hayran kaldık. Güney Marmara akarsularının büyük bölümünün birleşmesiyle oluşan Susurluk Irmağının Marmara Denizi ile buluştuğu Kocaçay Deltası bize; Longoz Ormanları, çeşitli kuş türleri ve at çiftlikleri ile fotoğraf anlamında cömert davranarak, keyif veren kareler yakalamamızı sağladı.

Karacabey’ e tam olarak doyamadan hepimizin aklında “biz buraya baharda tekrar gelelim” düşüncesi ile dönüş yoluna çıktık. Dönüşte Bursa’ dan FotoFest’ in konukları olan Azerbaycan Fotoğraflar Birliği Başkanı Sayın Rauf Umut ve saygıdeğer eşi ile fotoğraf sanatçısı Sayın Amira Süleyman’ ı da alarak yolumuza kardeş ülke Azerbaycan şarkıları ve fotoğraf sohbetleri ile dolu olarak devam ettik. Elbette ki dönüş yolunda yolumuzun üstü olan İnegöl’ e de uğrayıp İnegöl Köftelerimizi yemeden dönemezdik Ankara’ ya.

Bu iki günün sonunda, biraz yorulmuş olsak da elimizde güzel dostluklar, sanattan alınan feyz, doğada yaşadığımız huzur, keyifli anılar ve makinelerimizde anılarımızı belgeleyen fotoğraflar kaldı.

Sevgi KÖYLÜ HALİLOĞLU

Kasım 2021