SOKAK FOTOĞRAFÇILIĞI HAKKINDA

Uzun yıllar klasik bir çizgi üzerinde yürüyen Türk fotoğraf ekolünün biçimsel yapısı, tüm dünyada kabul gören sokak fotoğrafçılığını takip etmekte ve uygulamakta zayıf kalmıştır. Tanıtım ve eğitimin yetersizliği nedeniyle modern sokak fotoğrafçılığı yeteri kadar anlaşılamazken, sokak fotoğrafçılığının alt türlerinden biri olarak kabul edilen ve ülkemizde sıkça uygulanan sokak portreleri ile yaşlı insanların ve çocukların dramatik portreleri çekilerek sürekli birbirini tekrarlayan klişeler üretilmeye, içerik kopyalamaya devam edilmektedir.


Fotoğrafın en dinamik, özgün ve en etkili tarzı olan sokak fotoğrafçılığı, gündelik sosyal hayatı ve toplumların kültürünü görsel olarak kayıt altına alarak belgesel anlamda çalışmalar yürütmektedir. Toplum kültürü üzerinde olumlu ya da olumsuz gelişme ve değişimler, fotoğraf yoluyla kayıt altına alınıp tarihe not düşülürken, yaşanan sorunların ve eksiklerin göz önüne serilmesi ve ilgili kuruluşların konuyla ilgili bilgilendirilerek çözüm üretilmeye davet edilmesi sağlanmaktadır.


Sosyal hayatı fotoğraflarla belgeleyerek yönetimleri ve kuruluşları etkileme gücüne sahip bu tarzın, fotoğraf dernekleri tarafından daha iyi tanıtılması ve proje odaklı çalışmalarla nitelikli eğitimler verilmesi için önce kendi içinde konuyla ilgili daha iyi bilinçlenmesi gerekmektedir.


Belgesel fotoğraf ile aynı çizgi üzerinde yürüyen sokak fotoğrafçılığı gerektiği gibi uygulandığında, ülkemizin sosyal ve kültürel tarihinin belgelenmesinde, gelecek kuşaklara belgesel içerikle devredilmesinde tarihe ve tarihçilere görsel destek verebilecek önemli unsurlardan biri olması sağlanacaktır.


Sokak fotoğrafçısı hızlı düşünüp karar verebilen, teknik becerisi sağlam biri olmalıdır. Sokaklar çoğu zaman ölçüp biçerek fotoğraf çekebileceğimiz rahat alanlar değildir. Çünkü sokaklarda hayat çok hızlı akıp gidiyor ve bunun takibi için mutlaka hız ve teknik bilgi gerekmektedir. Sokak fotoğrafı çekebilmek için sokaklarda, yaşamın içinde daha çok zaman geçirmek gerekiyor. Hafta sonu kamerayı çantadan çıkarıp sokaklara çıkmakla sokak fotoğrafçılığı yapmak oldukça zor! Ben her gün elimde kameram ile birlikte sokaklardayım. Sokak fotoğrafçısının misyonu, özellikle yakın çevresinden başlayarak erişebildiği her alandaki sosyal yaşamın içindeki akıp giden anların detaylarını insan ve mekân önceliğiyle belgelemek olmalıdır.

Şubat 2025

Sadık ÜÇOK

SOKAK SENİ ÇAĞIRIYOR: ANKARA ÜNİVERSİTESİ BEŞEVLER 10. YIL YERLEŞKESİ

Sokak Seni Çağırıyor! mottosuyla; yola çıkarak ikincisini 27 Mart 2022 Pazar günü gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde Ankara içi turlarımızın bu seferki durağı Ankara Üniversitesi Beşevler’ de yer alan 10. Yıl Yerleşkesi oldu.

Bir gün öncesine kadar yağan kar ve soğuk kış havasından sonra, Pazar günü güneşli bir bahar havasında FSK dostlarımız ile Ankara Üniversitesinin rektörlük kapısında toplandık ve uzun zamandır özlediğimiz bu güzel havanın tadını birlikte çıkarmak üzere etkinliğimize başladık.

Ankara Üniversitesi Beşevler 10. Yıl Yerleşkesi, şehrin merkezinde bir vaha gibi hissettiren biyolojik çeşitliliği, tarihi ve muhteşem mimarisi ile 80 yılı aşkın bir zamandır hiç bozulmadan korunan binaları ve peyzajı ile gerçekten fotoğraflanmaya değer bir mekan olarak bizi karşıladı. Yerleşke yaklaşık 200 dönümlük bir alanda; Türkiye Cumhuriyetinin ilk Fen Fakültesi olma özelliğini taşıyan Fakülte Bölümleri, Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu, Rektörlük Binası ve daha pek çok sosyal ve idari binaları ve olanakları da kapsayacak şekilde şehrin kalbine kurulmuştur.

Fen Fakültesi; 17 Eylül 1943 tarihinde meclisten çıkan özel bir kanun ile, 8 Kasım 1943 tarihinde resmen kurularak eğitim ve öğretime başlamıştır. 1946 yılında Ankara Üniversitesi’ nin kurulması ile de Ankara Üniversitesi bünyesine dahil olmuştur.

Yerleşke içerisinde yer alan ana binalar, 1941-1943 yılları arasında, İkinci Ulusalcı Mimarlık Akımının etkisinde yer alan iki Türk Mimarı, Sedad Hakkı Eldem ve Emin Onat tarafından yapılmıştır. Binaların dışı tamamen taş kaplama olup, bu sayede binaların içi yazın serin kışın da sıcak olma özelliğine sahiptir. Yüksek sütunlar ve tavanlarında yer alan desenler ile mimari fotoğraf çekmek isteyenler için bulunmaz yapılar arasındadır.

Fen Fakültesinin bahçesinde yer alan iki adet nilüferli ve japon balıklı havuz da en az binalar kadar ilgi çekici ve tarihidir. Mevsim itibari ile nilüferler henüz açmamış olsa da verdiği muhteşem yansımalar ile fotoğrafçı ekibimizin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Yerleşke içirişinde yer alan çeşit çeşit heykeller de oldukça ilgi çekici ve güzel kareler çekmemize hatta biraz da yaratıcı fotoğraflar çekmemize olanak sağladı.

Yerleşkenin biyolojik çeşitliliğinden de bahsetmeden geçemeyeceğim doğrusu; internette yaptığım küçük bir araştırmaya göre 66 farklı kuş türüne rastlandığı söyleniyor. Hatta ağaçların üzerinde daldan dala zıplayan sevimli bir sincap da fotoğrafçılarımıza çok güzel pozlar vererek günümüze renk kattı. Yine bir araştırmaya göre ağaç ve bitki çeşitliliği de oldukça fazla. Yerleşke içerisinde 79 familyadan 281 cinse ait tür ve tür altı düzeyde toplam 445 takson tespit edilmiş. Ayrıca Türkiye’ nin ilk ve en büyük Herbaryumu olma özelliğine sahip, içerisinde en eskisi 1844 yıllarına ait 200.000 den fazla bitki türünü barındıran bir de Herbaryum bulunmaktadır.

Fotoğraf Sanatı Kurumu, 28 yıllık tecrübesi ile bütün fotoğraf severleri Ankara içinde gerçekleştirdiğimiz bu gezilerimize davet ederken, gezilerimize gösterilen ilgi de bizlere ayrıca bir motivasyon kayağı olmaya devam ediyor. Katılan bütün fotoğraf tutkunlarına sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Biz FSK ailesi olarak yılın ilk güneşli Pazar gününü bu güzel grup ile birlikte fotoğraf çekerek, hem eğlenip hem öğrenerek geçirdiğimiz için çok mutlu olduk ve nihayet bahara hep birlikte “Merhaba” dedik.

En büyük teşekkürü de bize kapılarını açarak bu etkinliği düzenlememize yardımcı olan, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığına etmeyi bir borç olarak biliyoruz. Fen Fakültesinin Dekanı Sayın Prof. Dr. Sait Halıcıoğlu’ na sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

27 Mart 2022

Sevgi KÖYLÜ HALİLOĞLU

SOKAK SENİ ÇAĞIRIYOR: YAHUDİ MAHALLESİ

“Sokak Seni Çağırıyor!” mottosu ile yola çıkıp ilkini gerçekleştirdiğimiz etkinlikte, FSK’ nın 28 yıllık tecrübesini de arkamıza alarak, Ankara’nın sokaklarında yürüyüp fotoğraf çekmenin keyfini hep birlikte yaşadık. Öğlen saatlerinde Gençlik Parkının karşısında Melike Hatun Camii’ nin önünde toplandık, şansımızdan hava da yürüyüş için çok güzeldi. Pandemide evlerine kapanmaktan sıkılan, yaklaşık 50 kişilik bir fotoğraf sever toplulukla hep birlikte Yahudi Mahallesine doğru yürüdük. Fotoğraf makineli böyle kalabalık bir topluluk Ulus sokaklarında bir hayli de ilgi çekti aslında.

Yahudi Mahallesi adını, bu mahallede yaşamış Ankaralı Yahudi topluluğundan alıyor, şu an mahallede hiçbir Yahudi yaşamıyor olmasına rağmen, zaten günümüzde Ankara’ da yaşayan toplam 30 tane Yahudi olduğu söyleniyor, bir zamanlar bu sokaklarda Müslüman halk ile birlikte barış ve huzur içinde yaşadıklarını mahalleye girdiğinizde hissedebiliyorsunuz. Mahallede hala aktif olarak kullanılan bir Sinagog bulunuyor. Günümüzde mahallenin ismi İstiklal Mahallesi olsa da, Ankaralılar tarafından hala Yahudi Mahallesi olarak anılıyor.

Ankara’ da Yahudilerin izleri M.Ö. 1. Yy. a kadar gitmekle birlikte, 1492’ de İspanya’ dan 1497’ de de Portekiz’ den Osmanlı’ya göç eden Seferad Yahudilerinin bu bölgeye yerleşmesi ile mahalle Yahudi mahallesi olarak anılmaya başlamıştır. Mahalledeki evler bakımsız ve yıkılmaya yüz tutmuş durumda olsa da o eski mahalle dokusunu koruyabilmiş nadir yerlerden biridir. Tipik eski mimarinin görüldüğü en önemli sokak Sinagogun da yer aldığı Birlik Sokak’ tır. İtalyan bir mimar tarafından yapıldığı söylenen Sinagogun tam karşısında yer alan iki ev Hayim Albukrek Evi ve Araf Evi oldukça ilgi çekicidir. Gezerken gördüğümüz bu evlerden bir tanesinin restorasyonu tamamlanmış, diğeri de restore edilmeyi bekliyor. Restorasyonun çok başarılı olduğunu söyleyemiyor olmakla birlikte bu güzel evlerin yıkılmadan kurtarılması adına önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum.

Çocukluğunda bu mahallede yaşan Yahudi vatandaşlarımızın söylediğine göre bu mahallede yaşayan Yahudiler 1939’ da 1. Dünya Savaşı ile bütün dünyada yayılan Anti-Seminizmden hiçbir zaman etkilenmemişler. Bu mahallede Müslüman Türk halkı ile birlikte sorunsuz bir şekilde yaşamışlar. Mahallenin bu özelliğinin de ayrı bir değere sahip olduğunu düşünüyorum.

Mahalleye kadar gelmişken engelleri aşan ressam Muhammed Yalçın’ ın evine de uğramadan dönemezdik tabi. Kendine özgü renkli tarzı ile zihinsel engeline rağmen bütün evini rengarenk boyayan takdire şayan sıra dışı bir insan Muhammed. Muhammed ve ailesi tüm misafirperverlikleri ile bizi de evlerinde misafir ettiler. Grubumuza çok güzel fotoğraflar çekme fırsatını verdiler. Zaten mahallede model bulmakta hiç zorlanmadık. Çocuklar, kadınlar, sokak satıcıları hepsi bize seve seve modellik yaptılar.

Günün sonunda tatlı bir yorgunluk olsa da ilkini gerçekleştirdiğimiz ve her ay yapmayı planladığımız “Sokak Seni Çağırıyor” etkinliğimizi bence amacına ulaşmış bir şekilde ve keyifle tamamladık. Bizimle birlikte bu etkinliğe katılan herkese ve Yahudi Mahallesi sakinlerine çok teşekkür ediyoruz.

Sevgi KÖYLÜ HALİLOĞLU

27 Şubat 2022