GRAFİK FOTOĞRAF (FOTOGRAFİK)

Fotoğraflar: Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan

Fotoğraf sözcüğü ilk olarak 1839 yılında ünlü fizikçi Sir John Herschel tarafından türetilmiş ve o güne kadar fotoğrafı deneyimleyen diğer bilim insanları ile sanatçıların koymuş olduğu isimlerin oluşturduğu tanımsal karmaşayı da ortadan kaldırmıştır. İngilizce Photo-GRAPHY, Fransızca photo-GRAPHIE olarak seslendirdiğimiz bu terimin içerisinde yer alan “grafi” sözcüğüne biraz eleştirel olarak bakmakda yarar vardır. Bilindiği üzere o zamanlara kadar fotoğraf terimi, Fransız mucit Nicéphore Niépce tarafından (1822) Heliography (Heliografi), İngiliz bilim insanı William Henry Fox Talbot tarafından (1835) Talbotype (Talbotip) veya Calotype (Kalotip) olarak tanımlanırken Fransız sanatçı ve kimyager Louis Daguerre ise 1839 yılında Dagerotip (Daguerrotype) olarak tanımlıyordu. Hatta, Joseph Nicéphore Niépce ve Louis Jacques Mandé Daguerre tarafından (1832) heliografi ile denemeler yaparken fotoğrafik solisyon olarak alkolde çözülmüş lavanta yağı kalıntısı kullanılarak görüntüler üretimine dayanan Fizototipi (Physatotype) ismi de kullanılıyordu. Bütün bu tanımlamalarda iki kavramın öncelikli olarak ortaya çıktığı görülür; birisi Graphy (Grafik) diğeri ise TYPE (Tip/kalıp/ideal örnek/model) sözcüğüdür.

Bu sözcüklerle ilişkilendirildiğinde yazının ana başlığı olan “graphy / graphic / graphique / grafik / grafi” sözcüğünü etimolojik (kelime köken bilim) olarak incelemekte yarar vardır. Etimoloji sözlüğüne göre; Eski Yunanca graphē γραφη (graphein)  “yazı, kayıt” sözcüklerinin birleşmesinden oluşur. Günümüzde ise yazmak, çizmek, çoğaltmak sözcükleriyle ilişkilendirilir. Bu kapsamda sonunda “Graph” ya da “Grafi” eklenen her eylem aslında yazmak, çizmek, çoğaltmak anlamına gelir.

  • Örneğin Litografi, lito (bir tür sert yüzeyli parlak kireç taşı) ile yazmak, lito ile çizmek ve çoğaltmak anlamına gelir ve matbaacılığın temel araçlarından ofset kalıplarının ilk öncülüdür.
  • İkinci bir örnek olarak tıpda kullanılan bir teşhis yöntemi olarak Ekografi ise ultrasonik ses dalgalarıyla kalbin işlevinin grafisini çekmek, yazmak, çoğaltmak anlamına gelir.
  • Yine bir farklı örnek ise Fonografi’ dir. Fonografi, sonunda yer alan grafi sözcüğü sayesinde ses üreten cisimlerin titreşimlerinin grafik olarak yazılması, çizilmesi hatta çoğaltılması anlamına gelir.

Fotoğraflar: Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan

Sonuç olarak bu etimolojik çözümleme örnekleri; Sir John Herschel’in türettiği Photography (fotoğraf/fotografi) sözcüğünün de çözümlenmesi için önemlidir. Fotografi terimsel olarak Eski Yunanca phôs, phōt – foton “ışık” ve Eski Yunanca graphē, “yazı, kayıt, çoğaltma” sözcüklerinin bileşiğidir. Kısacası ışıkla yazmak, ışıkla çoğaltmak, ışıkla çizmek anlamına gelir. Vurgulanacak olursa fotoğraf makinesi, kamera obscura veya herhangi bir mekanikle çekilen her fotoğraf özünde Grafi’ dir yani grafiktir. Bu nedenle “fotoğraf”, “fotograf”, fotografi” olarak kullanılırlar. Analog’ dan gelen ve filmli dönemlere büyük emek vermiş geleneğe hakim fotoğrafçılar fotoğraf kelimesinin biraz daha sert söylemi olan ve vurgu olarak betimlenen “FotoGRAF” sözcüğünü özellikle kullanırlar.

Bütün bu fotoğraf kültürü ve terminolojisi içeren açıklamalardan sonra çalışmanın ve konunun ana fikrine odaklanacak olursak;

Fotoğraflar: Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan

Grafik Fotoğraf Nedir?

Sorusuna cevap aramak önemlidir. Yine bu kapsamda çoğaltılabilir olan her fotoğraf her ne kadar “grafi/graphy” ise de söz edilen “grafik fotoğraf” kavramı onun formu, biçimi, yapısal özellikleri, görsel ilkeleri, ögeleri, geometrisi ve çekim teknikleriyle ilişkilidir. Bu ilişki görselleşen fotoğrafın dilinin grafik özellikler taşımasından kaynaklanır. Fotoğraf yüzeyinde yer alan ve yapısal ögeler arasında ifade edilen her eleman fotoğraf üzerinde grafik etkiler oluşturabilir. Örneğin birden fazla nokta, çizgisel varyasyonlar, ritmik hareketler, dokusal zenginlikler, vektörler, Açık/koyu leke çeşitliği, ironik illüstratif yorumlar da grafik etkiye katkı sağlayabilir. Bütün bu çeşitlemeler içerisinde en baskın grafik fotoğraf tanımlamasını iki  madde içerisinde ele almakta yarar vardır.

                    

Fotoğraflar: Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan

Bu özellikleri kısaca açıklayalım:

1. Ters ışıkla oluşturulan grafik fotoğraflar:

Bu fotoğraflarda ışık kaynağı bakış/çekim noktasındaki obje, figür veya nesnelerin arkasında yer aldığı ve onları yeterince aydınlatamadığı için siluet ve gölge şeklinde lekesel bir etki oluştururlar. Fotoğraf tekniği olarak yüksek perde hızıyla veya kısık diyafram tercihleriyle manuel ayarlarda çekilmesi önerilir. Bu tür görseller içerisinde nesne veya figürleri hareket ettirme, zıplama, atlama veya bir iş halinde çekildiği sürece etkili fotoğraflar ortaya çıkacaktır. Ancak en büyük risk hareketli veya durağan nesnelerin birbiriyle çakışmamasının sağlanması önemlidir. Arka planın olabildiğince sade olması, atmosfere taşınması, yalınlık açısından önemlidir. Dramatik gün doğumu veya batımı, mavi bir gökyüzü, degrade etkideki atmosferik fonlar güzel sonuçlar verir. Yine mekanlar arası geçişlerde kapıdan, pencereden, binalar arasından veya sokaktan sızan ters ışıklarda grafiği yüksek fotoğraflar ortaya koyar. Özellikle bu tür mimari, iç mekan veya sokak fotoğraflarında renk katkısı çok değerli değil ise genellikle siyah beyaz olarak tercih edilebilir.

    Ters ışıkla oluşturulan grafik fotoğraflar, Fotoğraflar: Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan

    2. Şemalarla ve geometrik formlarla oluşturulan grafik fotoğraflar:

    Bu tür kompozisyonlarda fotoğraf yüzeyinde baskın bir şematik veya geometrik biçimler aranır. Bu şemalar ve geometrik formlar hiyerarşik olarak fotoğrafa hakim olurlar. Destek ögeleri olarak kullanılan canlı varlıklar veya nesneler, geometri ile şemalar üzerinde hikaye ve imgesel tasarımlar oluştururlar. Şemalarda en etkili “S”, “M”, “O” “Z” vs. gibi hissedilen formlardır.

    Şema ve geometri ile oluşturulan grafik fotoğraflar, Fotoğraflar: Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan

    Baskın olarak geometri içeren formlar da fotoğrafı güçlendirir ve hareket kazandırır. Özellikle fotoğraf dikdörtgenine diyagonal yerleşen üçgen veya birden çok üçgen bu kapsamda en iyi geometrik formlardır. Yine diyagonal yerleşen kareler, dikdörtgenler ve daireler, spiraller, elipsler fotoğraf yüzeyine hem hareket hem de yapısal zenginlik katarlar. Kısacası baskın geometri ve şema içeren her yerden güzel fotoğraflar çıkar. Şema ve geometri içeren fotoğraflar için ideal arayışlardan birisi de yer düzleminden yükselmektir. Bir tür kuşbakışı olarak da adlandırılan açılar grafikleri görmenizi kolaylaştırır. Ayrıca perspektif çeşitliliği de bu fotoğrafları zenginleştirir. Bunun için binaların yüksek katları, tepeler, merdivenlerden yararlanılacağı gibi; uzatmalı monopodlar, dronlar veya uçabilen araçlardan yararlanılabilir.

    Şema ve geometri ile oluşturulan grafik fotoğraflar, Fotoğraflar: Prof. Dr. Ata Yakup Kaptan

    Sonuç olarak iyi bir grafik göze sahipseniz, çekmiş olacağınız fotoğrafların niteliğini artıracak önemli bir anahtara sahip olursunuz.

    Nisan 2025

    Prof. Dr. Ata Yakup KAPTAN

    (Ondokuz Mayıs Üniversitesi)

    MİMARİ FOTOĞRAF ÜZERİNE…

    Neden kapalı mekânlarda yaşadığımızı ya da çalıştığımızı hiç merak ettiniz mi? Acaba bu korunma içgüdümüzün bir refleksi mi? Kuşkusuz öyle… Çünkü insanoğlu daha ilk başlarda korunma içgüdüsünden dolayı mağaraları ya da ağaç kavuklarını yaşam yerleri olarak seçti.  Yüzyıllar ilerledikçe gelişen insan zekâsı ve yaşamı güçleştiren doğal koşullar, insanoğlunu hem daha sağlam bir barınma yeri yapmaya, hem de gelişen ih­tiyaçlarla birlikte konut dışı yapılar (örneğin; Köprü, su kemeri, baraj, geçit, ibadet yeri vb.) yapmaya zorladı. Bugün, çok çeşitli dal­larda gerek duyulan yapı yapma süreci de, bu şekilde başlamış oldu.

    Çeşitli amaçlar için yapılması gereken yapıların, gerçekleştirilmesiyle birlikte mimarlık bir meslek dalı olarak or­taya çıktı. Önceleri usta çırak ilişkisiyle başlayan ve yüzyıllar boyunca da böyle devam eden mimarlık eğitimi, uygarlığın gelişimine paralellik göstererek büyük değişimlere uğradı. Günümüzde artık akademide eğitim almış uzmanlar ta­rafından yürütülen mimarlık mesleği, daha rasyonel ve daha kul­lanıma uygun yapıların yapılmasına olanak sağladı.

    Çeşitli amaçlar için gerçekleştirilen yapıların yapımıyla birlikte, bun­ların işlevlerini ve amaçlarını, çeşitli araçlar kullanarak gerekli olan kanallara ya da geniş halk kitlelerine aktarmak gereği de ortaya çıktı. Bu araçların başında da hiç şüphesiz fotoğraf gelmektedir. Fotoğrafın bulunuşundan itibaren başlayan bu süreç, mima­ri fotoğrafçılığın da olgunlaşmasına imkân verdi. Başlangıçta elde edilen filmlerin duyarlılıklarının çok düşük olması ve daha çok sabit duran objelerin çekilmesine olanak vermesi, mimari fotoğrafçılığın öne çıkmasını sağladı. Bu nedenle Joseph N. Niepce tarafından çekilen ilk fotoğrafın bir mimari fotoğraf olması rastlantı değil, mecburiyetti.                     

    Ancak 20. yüzyılın 2. çeyreğinde fotoğraf teknolojisinde yeni gelişmeler oldu. Birçok dalda teknolojik gelişimlerin yaşandığı bu yüzyılda, gelişen fotoğraf teknolojisi ile birlikte mimari amaçlı fotoğraf makinesi ve aksesuarlarının üretilmesine başlandı. Duyarlılığı daha yüksek filmlerin üretilmesi ile mimari çekimlerin daha kolay yapılması sağlandı. Teknik kameralar, net görüntü dairesi çapları özel olarak büyütülmüş objektifler, panorama fotoğraf makineleri ve perspektif düzeltici objektifler mimari fotoğraf çekimlerinde sıklıkla kullanılmaya başlandı. Bu gelişmelere ek olarak mimari fotoğrafçılıkta farklı üsluplar ve akımlar da birbiri ardına ortaya çıktı. 

    Bugün tüm dünyada gerek tanıtım fotoğrafçılığı, gerekse belgesel fotoğrafçılık içerisinde oldukça büyük bir yer kaplayan mimari fotoğrafçılık, onun doğru ekipman, doğru ışık, doğru bakış açısı ve doğru bir perspektifle çekilmesini gerektirmektedir.

    Bunun yanında yapı konusunda bilgi sahibi olarak onun nasıl ve hangi teknikle fotoğrafa aktarılacağı da bir başka konudur. Bu konuda en doğru yol şu şekilde izlenmelidir;

    • Yapı hakkında; eğer eski bir yapıysa bir sanat tarihçisi ya da arkeologdan, eğer yeni yapıysa mimarından bilgi alınır,
    • Yapının hangi amaçla çekileceği eğer varsa işverenle/mimarıyla görüşüldükten sonra tespit edilir,
    • Yapının oturduğu topografya tespit edildikten sonra yapının çekilecek olan cephesine gelen ışığın açısı ve çekim saati tespit edilir,
    • Yapının ve gerekiyorsa çevresinin kadraja hangi perspektifte aktarılacağını saptanır,
    • Bu aşamadan sonra bakış noktası ve yüksekliği belirlenir.
    • Tüm bu aşamalardan sonra artık sıra objektif odak uzaklığının seçilmesine gelmiştir.
    • Objektif odak uzaklığı da seçildikten sonra yapılacak son işlem pozlandırmanın belirlenmesidir.
    • Alan derinliği isteğine göre gerekli olan diyafram ve buna göre pozometrenin vereceği örtücü hız da belirlendikten sonra tripod (mutlak) ile çekim tamamlanır.
    • Gerekiyorsa son ışık ve perspektif düzeltmeleri uygun bir görüntü işleme programı ile bilgisayar üzerinde yapılır.

    Önemli Not: Prof. Dr. Özer KANBUROĞLU’nun, Say Yayınları’ndan basılan “TÜM YÖNLERİYLE MİMARİ FOTOĞRAF” adlı kitabından alıntılanmıştır.

    Mart 2025

    Prof. Dr. Özer KANBUROĞLU

    (EFİAP, QPSA)

    SOKAK FOTOĞRAFÇILIĞI HAKKINDA

    Uzun yıllar klasik bir çizgi üzerinde yürüyen Türk fotoğraf ekolünün biçimsel yapısı, tüm dünyada kabul gören sokak fotoğrafçılığını takip etmekte ve uygulamakta zayıf kalmıştır. Tanıtım ve eğitimin yetersizliği nedeniyle modern sokak fotoğrafçılığı yeteri kadar anlaşılamazken, sokak fotoğrafçılığının alt türlerinden biri olarak kabul edilen ve ülkemizde sıkça uygulanan sokak portreleri ile yaşlı insanların ve çocukların dramatik portreleri çekilerek sürekli birbirini tekrarlayan klişeler üretilmeye, içerik kopyalamaya devam edilmektedir.


    Fotoğrafın en dinamik, özgün ve en etkili tarzı olan sokak fotoğrafçılığı, gündelik sosyal hayatı ve toplumların kültürünü görsel olarak kayıt altına alarak belgesel anlamda çalışmalar yürütmektedir. Toplum kültürü üzerinde olumlu ya da olumsuz gelişme ve değişimler, fotoğraf yoluyla kayıt altına alınıp tarihe not düşülürken, yaşanan sorunların ve eksiklerin göz önüne serilmesi ve ilgili kuruluşların konuyla ilgili bilgilendirilerek çözüm üretilmeye davet edilmesi sağlanmaktadır.


    Sosyal hayatı fotoğraflarla belgeleyerek yönetimleri ve kuruluşları etkileme gücüne sahip bu tarzın, fotoğraf dernekleri tarafından daha iyi tanıtılması ve proje odaklı çalışmalarla nitelikli eğitimler verilmesi için önce kendi içinde konuyla ilgili daha iyi bilinçlenmesi gerekmektedir.


    Belgesel fotoğraf ile aynı çizgi üzerinde yürüyen sokak fotoğrafçılığı gerektiği gibi uygulandığında, ülkemizin sosyal ve kültürel tarihinin belgelenmesinde, gelecek kuşaklara belgesel içerikle devredilmesinde tarihe ve tarihçilere görsel destek verebilecek önemli unsurlardan biri olması sağlanacaktır.


    Sokak fotoğrafçısı hızlı düşünüp karar verebilen, teknik becerisi sağlam biri olmalıdır. Sokaklar çoğu zaman ölçüp biçerek fotoğraf çekebileceğimiz rahat alanlar değildir. Çünkü sokaklarda hayat çok hızlı akıp gidiyor ve bunun takibi için mutlaka hız ve teknik bilgi gerekmektedir. Sokak fotoğrafı çekebilmek için sokaklarda, yaşamın içinde daha çok zaman geçirmek gerekiyor. Hafta sonu kamerayı çantadan çıkarıp sokaklara çıkmakla sokak fotoğrafçılığı yapmak oldukça zor! Ben her gün elimde kameram ile birlikte sokaklardayım. Sokak fotoğrafçısının misyonu, özellikle yakın çevresinden başlayarak erişebildiği her alandaki sosyal yaşamın içindeki akıp giden anların detaylarını insan ve mekân önceliğiyle belgelemek olmalıdır.

    Şubat 2025

    Sadık ÜÇOK

    KAVRAMSAL FOTOĞRAF ÜZERİNE

    Kavramsal fotoğraf, belirli bir fikir, duygu, düşünce veya anlamı ifade etmek için fotoğrafçının soyut veya yaratıcı unsurları kullandığı bir fotoğraf türüdür. Bu tür fotoğraflar görüntüdeki öğelerin estetik ve teknik niteliklerinden ziyade, izleyicide bir düşünce veya his uyandırmayı amaçlar ve çoğunlukla gerçekçi unsurlar yerine semboller, renkler, nesneler ya da ışık-gölge oyunlarıyla mesajlarını iletir. Aktarmak istenen anlam ve mesaj ön plandadır. Çoğunlukla izleyiciyi düşündürmek, duygusal bir bağ kurmak ya da belirli bir temayı sorgulatmak amaçlanır.

    Kavramsal fotoğraf, kendi içinde genellikle aşağıdaki unsurları içerir:

    1. Anlam Katmanları: Görüntü, genelde birden fazla anlam taşır ve izleyicinin kendi yorumlarını katmasına olanak sağlar.
    2. Simge ve Metaforlar: Belirli objeler veya sahneler, başka bir şeyi temsil etmek için kullanılır. Örneğin, bir saat zamansallığı, bir kırık ayna kimlik veya kişilik çatışmasını ifade edebilir.
    3. Planlama: Kavramsal fotoğraflar çoğunlukla doğaçlama değil, detaylı bir planlamanın ve tasarımın sonucudur. Sahne, ışık, kompozisyon ve renk paleti dikkatlice düşünülür ki, bu durumu Kurgu fotoğraf ile karıştırmamak gerekir.
    4. Sanat ile Fotoğrafın Buluşması: Kavramsal fotoğraf, fotoğrafçılığı bir sanat formu olarak kullanır. Bu nedenle, resim, heykel, performans veya edebiyat gibi diğer sanat disiplinlerinden de ilham alabilir.

    Örneğin:

    • Kavramsal bir fotoğraf, bir kafesin içinde hapsolmuş ışık huzmesi, özgürlük ve sınırlama arasındaki çatışmayı temsil edebilir.
    • Fikir Odaklı Yaklaşım: Bu fotoğrafın çekiminde kullanılan her öğe – ışık, kafes, gölgeler – belirli bir mesaj taşır ve fotoğrafın hikayesini destekler.

    Fotoğraflar: Arzu EKE’ nin Şinasi BARUTÇU Kupasını kazanan “Gizli Bahçe” isimli Foroğraf Serisi

    Kavramsal fotoğrafçılık, izleyici ile derin bir etkileşim kurmayı hedeflemesi, fikirlerin ve düşüncelerin ön planda olması sebebiyle kavramsal anlatımdaki ve kavramsal sanattaki rolü de önemlidir. Fotoğrafın kavramsal sanattaki rolünü de birkaç başlık üzerinden kavramsal açı olarak değerlendirebiliriz.

    Belge Niteliği: Kavramsal sanat, genellikle bir performansı, yerleştirmeyi veya geçici bir durumu belgelemek için fotoğrafı kullanır. Sanatçıların eseri kalıcı kılmak amacıyla fotoğraflamaları, izleyicilere sanatın bir parçası olarak sunulur. Örneğin, Christo ve Jeanne-Claude’un büyük çaplı çevresel yerleştirme projeleri, sadece geçici olarak var olur ve genellikle fotoğraflarla ölümsüzleştirilir. Ayrıca her yerleştirme, kavramsal fotoğrafın da konusu olabilir.

    ⁠Temsil Araçları: Fotoğraf, kavramsal sanatçılar tarafından somut bir kavramı veya düşünceyi temsil etme aracı olarak da kullanılabilir. Fotoğrafın gerçekliği temsil etme özelliği sanatçılara izleyici ile fikirlerini doğrudan paylaşma imkanı verir. Sanatçılar, bir görüntünün altında yatan kavramlarla oynayarak, gerçekliğin algısını sorgulatabilir.

    ⁠Manipülasyon ve Yeniden Bağlamlandırma: Kavramsal sanatçılar, fotoğrafı manipüle ederek veya yeniden bağlamlandırarak İzleyicinin beklentilerini ve algılarını bozmayı amaçlayabilir. Bu, bir objeyi veya durumu farklı bir bakış açısıyla sunarak, sıradan olanın altındaki daha derin anlamları keşfetmeye yardımcı olabilir.

    Metin ve Görselin Birleşimi: kavramsal sanatta fotoğraf, sık sık metinle birleştirilir. Bu durum sanatçının belirli bir fikri daha açık bir şekilde ifade etmesini sağlar. Fotoğrafın gerçekliği ile metnin soyutluğu birleştiğinde izleyici, metin ile görselin arasındaki farklı bağlantıları kurabilir.


    Fotoğraf kavramsal sanatta yalnızca bir araç değil, aynı zamanda sanatçının mesajını iletmesinde güçlü bir ifade biçimi olarak önemli bir rol oynar. Fotoğrafın nesnelliği ve gerçekliği temsil etme gücü, Kavramsal sanatçılar tarafından sıklıkla sorgulanır, yeniden biçimlendirilir ve dönüştürülür. Kavramsal fotoğrafa bütün bu geniş bakış açısı ile değerlendirmek bizi de geliştirecek unsurları ayrıca içinde barındırmaktadır. Bu geniş bakma şekli, fotoğrafın biçimsel bir anlatımın dışında çok daha büyük bir derinliğinin olduğunun da kanıtıdır. Bu derinliğin büyüklüğünden kendinizi mahrum bırakmamanız dileklerimle …

    Ocak 2025

    Arzu EKE

    MOBİL FOTOĞRAFÇILIK

    Fotoğraf ile ilgilenen herkesin mutlaka duyduğu bir cümledir “En iyi kamera yanınızda olandır.” Her zaman yanımızda olan kamera tabii ki cep telefonumuzdur. Peki bu kamerayı nasıl kullanıyoruz? Her gün milyarlarca fotoğraf çekiliyor. Ama bu fotoğrafların değeri nedir? Kuşkusuz herkesin fotoğrafı kendi için değerlidir. Ancak bazı kareler vardır ki herkesi etkiler. Yetenekli eller ve gözler ile kameranın çeşidi bir detay haline dönüşür. Görüntü bombardımanına tutulduğumuz ve bir fotoğrafa en fazla 3 saniye baktığımız bu günlerde, görsel okur-yazarlık, kompozisyon, ışık bilgisi ve görüntü ile bir hikâye anlatabilme becerisi çok değerli hale gelmiştir. Bu becerilerle gerçekten çok kaliteli fotoğraflar elde edebiliriz. Cep telefonunun profesyonel makinelerin yerini alması (en azından yakın gelecekte) beklenmiyor ama cebimizdeki potansiyelin farkında olup güzel fotoğraflar üretmek de bizim elimizde.

    Birçok fotoğraf meraklısı kamera yerine cep telefonunu tercih etmeye başladı. Bunun en önemli nedeni sürekli yanımızda olması ve bizi fazla yükten kurtarması. Ayrıca, son yıllarda çıkan modellerde hem geniş açı hem de dar açı lens bulunması da bir etken. Diğer önemli bir husus ise yapay zekâ desteği olması. Cep telefonu kameraları sahneyi tanıyor ve pozlama, beyaz ayarı, netleme ayarlarını kendi yaparak kullanıcıya sadece ekrana dokunmak kalıyor. Durum böyle olunca da fotoğrafa yeni başlayanlar manuel ayarlı kameraları tercih etmiyorlar. Buna ek olarak cep telefonu kamerasını tercih edenler arasında filtre kullanımı da oldukça yaygın. Aslında bu filtrelerin çekim sonrasında da kullanılması mümkünken çekerken kullanılıyor ve orijinal fotoğrafa veda ediliyor. Sonraki yıllarda aynı fotoğrafı keşke böyle çekmeseydim dediğimizde ise dönüşü çok zor oluyor. Filtre kullanırken veya sığ alan derinliği tercih edildiğinde telefonlar fotoğrafa zarar verebiliyor ve çok yapay görüntüler ortaya çıkıyor. Kolay olanı tercih ederken bazen iyi fotoğraftan vazgeçiliyor.

    Çektiğimiz fotoğrafları karta bastırma alışkanlığımızı da kaybettik. Artık tüm anılarımız dijital ortamda. Anılarımızı da çoğunlukla telefon ekranından izliyoruz. Ekranda fotoğrafı tam boyutlu görmek istiyoruz ve ekranların büyük bir kısmı 16:9 oranında olduğu için çekim esnasında bu oranı ve genelde de dikey olarak tercih ediyoruz. Bu fotoğraflarımızı bilgisayar ve televizyon ekranlarında izlemekten de hoşlanmıyoruz. Sonuç olarak sadece telefondan izlediğimiz çok sayıda dikey fotoğraf sahibi oluyoruz. Cep telefonu kamera sensörleri 4:3 oranda üretilmekte ve biz ekranı dolduralım derken sensörü tam anlamı ile kullanmıyoruz. Yaşadığı güzel anları kaydetmek için telefon kamerasını nasıl kullanacağı herkesin kendi tercihidir. Kayıt altına aldığımız görüntüleri sunmak veya sergilemek için fotoğraf ve resim sanatının ilkelerinden faydalanmak fotoğrafımıza değer katacak ve uzun yıllar rahatça izlenmesini sağlayacaktır. Cep telefonu ile bu tür fotoğraflar çekerken, kompozisyon kurallarına uyulması ya da uyulmayacak kadar etkili bir kadraj olması, kolay izlenebilir en boy oranına sahip olması (4:3, 3:2 veya 1:1), fotoğrafın doğallığını bozacak yapay zekâ etkilerinin olmaması, fotoğraf üzerinde telefon markası, tarih vb. filigran olmaması, daha sonra baskı alma ihtimaline karşı 8 MP veya üstünde bir çözünürlükte olması biçimsel açıdan yeterli olacaktır. İçerik ise herkesin birikimine, yeteneğine ve tercihine göre değişecektir. Sosyal medya platformlarında 3 saniyede tüketilmeyecek, baktıkça bize yıllarca keyif verecek fotoğraflar üretebilmek dileğiyle…

    Kasım 2024

    Emin ATEŞ

    SONBAHAR ÜZERİNE

    Sonbahar; 23 Eylül ile 21 Aralık günleri arasındaki bir mevsimsel tanımdır. Bu mevsimsel tanım fotografik açıdan dünya üzerinde her ülke için başka bir anlam taşır.  Bu yazı; Türkiye’ nin sonbahar mevsiminin fotografik açıdan değerlendirmesini içermektedir. 

    Sonbahar Işıkları:

    23 Eylül ekinoksunda oluşan gece gündüz eşitliğinden 21 Aralık kış dönümündeki en kısa gündüze kadar gün ışığı her gün azalır ve güneş daha yatay bir ışıkla gelir. Bu durum fotografik ışık olarak şu anlama gelir: 

    • Uzun süreler yatay gün ışığı vardır ve sıcak tonlardadır. Güneşin 30 derecelik açının altına düşmesiyle ışıklarda açının azalması ile doğru orantılı gittikçe artan sıcak tonlar oluşur. 
    • Yatay ışıkla birlikte ışığın şiddeti azaldığından dinamik aralık ve kontrast azalır. Fotoğrafta açık ve koyu tonlu tüm detayları görebilir ve kayıpsız kaydedebilirsiniz.
    • Yatay ışıkla birlikte gölgelerin oluşmasıyla hacim ve derinlik etkisi artar. Fotoğrafınız bir boyut kazanmıştır.
    • Değişken atmosferik koşullar nedeniyle gün içinde çok farklı ışıklar görülebilir.
    • Bahar mevsimleri fotoğrafçılar için en iyi ışık dönemleridir.

    Kentlerde Sonbahar:

    Kent manzarası, sokak fotoğrafları, festivaller, günlük yaşam vb. kente ait her konuda dik açıyla gelen ışıklar ve yüksek kontrast nedeniyle genelde sorun oluşturmaktadır.  Bu anlamda sonbaharın düşük kontrastlı yatay ışıkları kenti görünür yapmaktadır.  Sokaklarda ışığın kontrastı düşüktür ayrıca çoğu zaman homojen ışık olduğundan sokakların her iki cephesi de görünür ve sokağa ait her şey kaydedilebilir.  

    Sonbahar yağmurları şehrin görüntüsünü tamamen değiştirir.

    Şehirdeki parklar, ağaçlar ve çalılar renk dönüşümüne uğradığından özel fotoğraflar çekilebilir.

    Kent manzaraları için çok özel ışık koşulları ve atmosferik ortamlar oluşmuştur. 

    Sonbahar ile kentteki yaşam çeşitlenir ve kente hayat gelir (okullar açılır, iş hayatı hızlanır, ulaşım artar, kutlamalar, konserler, festival, özel günler vb.). 

    Doğada ve Kırsal Alanlarda Sonbahar:

    Ülkemizde doğada sonbahar denilince öncelikle aklımıza geniş yapraklı ormanlardaki ağaç ve çalı yapraklarının renk değişimi akla gelir. 

    Sonbaharın sunduğu iyi ışık koşulları, sis ve puslar, geniş yapraklı ağaç ve çalıların yapraklarının renk değişimi, yapraklarının dökülmesi nedeniyle oluşan formları ve çevre ortamları, doygun renkler oluşturur. Oluşan bu fotografik etkenlerle birlikte kırsal yaşam, doğa manzarası, orman ve ağaç fotoğrafları, sular ve yansımalar gibi unsurların birlikte en iyi şekilde fotoğraflanabilmesi nedeniyle, sonbaharlar en çok tercih edilen mevsimdir. 

    • Geniş yapraklı ağaçlar sonbahar peyzajı açısından tercih edilir. Geniş yapraklı ağaçların dağılımı özellikle Türkiye’nin kuzey kısmındadır. Özellikle Karadeniz bölgesi en çok geniş yapraklı ormanlara sahiptir. 

    • Sonbahar renkleri temel olarak sarı ve kırmızıdan oluşur. Kahverengi; sarı yaprakların dönüşen ikinci aşamadaki renkleridir.

    • Yaprakların renk değişimi ısının öncelikle azaldığı yükseklerden ekim ayının başlarında başlar genel olarak kasım ayının ortalarına doğru deniz seviyesinde biter. Her gün sonbaharın renkleri başka yüksekliktedir.

    • Yaprakların renk değişimi her yıl aynı zamanlarda olmaz. Yaz ve sonbaharın sıcak geçmesine, ani soğuk olup olmadığına bağlı olarak 2 haftaya yakın oynamalar olur.

    • Sonbahardaki ani hava soğumaları ve don, yaprakların yavaşça sararmalarını engeller. Dondan sonra yapraklar hızla önce sarıya (bazen hiç sararmadan) ve sonra kahverengiye dönüşüp dökülürler. Bazı sonbaharların iyi renk almamasının nedenlerinden biri budur. 

    • Aynı bölgenin Kuzey ve Güney yüzlerinde farklı sonbahar renklerine rastlayabilirsiniz.

    • En iyi sonbahar renklerine ve görüntülerine 500-1200m arasındaki geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçların bulunduğu bölgelerde rastlanmaktadır. Ekim ayının ikinci yarısından sonra ani hava soğumaları 1000m üzerinde kar yağışına neden olabilmektedir. 1000m üzerinde karlı sonbahar ve daha alçaklarda ise yağmurlu sonbahar görüntüleri eşsizdir. 

    • Sis ve yağmur sonbahar fotoğrafı için büyük avantajdır. Genellikle sabah saatlerinde sis ve pusu görebilirsiniz. Yoğun olmayan sisler içindeki ormanda yağmurlarla ıslanarak renkleri iyice doymuş ağaç gövdeleri ve renkli yapraklar son derece güzel görünürler. Göller ve akarsularla birlikte sonbahar görüntüleri çok daha fazla etkileyici olur.

    • Durgun sulardaki sonbahar yansımalarının gerçek gibi duruşu ve resim etkisi oluşturması çok etkileyicidir.

    • Ters ışık, ışık geçirgenliği olan yaprakların iyice ışıldamasına neden olur ve özel fotoğraflar elde edilebilir.  

    • Her ağaç sonbahar peyzajı olarak farklı renklere sahiptir. Bu bitkiler ve renkleri şunlardır: Sarı renkler için; ova akçaağacı, çınar yapraklı akçaağaç, huş, kestane, gürgen, doğu kayını, erguvan, kavak, dişbudak örnek olarak verilebilir. Kırmızı renkli yapraklı ağaçlar ise; japon akçaağacı, çınar yapraklı akçaağaç, kızılcık, taflan, kadın tuzluğu, üvez, kartopu, sığladır.

    • Geç sonbaharla birlikte orman altındaki çalı ve otlarda renk değişimi tamamlanmak üzeredir. 

    • Ağaçların yapraklarını dökmesiyle grafik ağırlıklı ve orman altı renkleriyle çok özel fotoğraflar elde edilebilir.

    • Geç sonbaharlarda akarsu kenarları ve göller yapraklarla kaplanır. Bu sayede daha önce çıplak kaya, toprak durumundaki alanlar birbirinden farklı renklerdeki yapraklarla donanır. Dolayısıyla bu alanların en güzel fotoğrafları bu zaman diliminde ortaya çıkar.

    • Uzun pozlama tekniği sonbaharda sık kullanılır. Hareketli sular, rüzgârlı ormanlar, hareketli bulutlar vb. olgular güzel sonuçlar verir. Uzun pozlama ile hareketli sular üzerine düşen yaprakların hareketleri gösterilebilir. Çok farklı, netliği olmayan yaprak hareketleri çekmek mümkün olabilir. Özellikle dairesel veya benzer hareketler daha etkileyicidir. 

    • Kırsal yerleşimler ve yaşamlar sonbaharın oluşturduğu renk kontrası ile son derece güzeldir. Küçük köyler ve yaylalar da bambaşka rengarenk kırsal peyzajlar oluşturur.  Türkiye’de özellikle Küre Dağları, Artvin ve Şavşat civarı, Karadeniz yaylaları kırsal peyzaj açısından son derece güzeldir.  

    • Kırsal yaşamda çok hareketlilik vardır. Otlar kesilir, salça, pekmez, vb. yapılarak kışa hazırlanılır, mantarlar toplanır vb. sonbahar renkleri ile kırsal yaşam çok güzeldir. 

    • Kuş göçleri bahar aylarında olduğundan çok farklı türü çekme olanağı vardır.

    • Kışa hazırlanan yaban yaşamı hareketlenmiştir. 

    Sonbahar Fotoğraflarının Değerlendirilmesindeki Kriterler:

    1- Yaratıcılık ve fotoğrafın bir hikayesinin olması,

    2- İyi ışık ve sorunsuz bir teknik kullanımı, 

    3- Sonbahara ait izlerinin varlığı. (Sonbaharda oluşan yaprak renkleri, atmosferik koşullar, kırsal yaşamlar vb.)

    Ekim 2024

    Ali İhsan GÖKÇEN

    CUMHURİYET’ İN ANKARA’ SI

    Cumhuriyet’ in ilanıyla birlikte Türkiye’nin başkenti olarak seçilen Ankara, yeni bir ülkenin modern yüzünü temsil eden bir şehir olarak hızla gelişti. Bu dönemin mimari, sosyokültürel ve siyasal dokusu, cumhuriyetin ruhunu yansıtan birçok unsuru barındırıyor. “Cumhuriyet’in Ankara’sı” başlıklı ayın fotoğrafı etkinliğinde bu tarihi dokuyu en iyi şekilde anlatan karelerin öne çıkması büyük önem taşıyor.

    Cumhuriyet dönemi Ankara’sı; mimarisi, kültürel yapısı ve insanlarının şehirle kurduğu bağlar açısından fotoğrafçılıkta oldukça zengin bir tema sunar. Bu konuyla ilgili olarak aşağıdaki temalar fotoğraflarda aranması gereken unsurlar arasında yer alır:

    1. Mimari ve Modernleşme:

      Cumhuriyet’in simgesi olan devlet binaları, meclis, bakanlıklar ve o dönem yapılan kamusal yapılar, Cumhuriyet’in Ankara’sının en belirgin unsurlarıdır. Fotoğraf karelerinde bu yapılar şehrin modernleşme sürecini vurgulayan detaylar olarak öne çıkmalıdır. Atatürk Bulvarı, Eski TBMM binası gibi simgesel mekânlar dönemin ruhunu en iyi yansıtan noktalardandır.

      2. Şehir Planlaması ve Açık Alanlar:

      Cumhuriyet’in Ankara’sında şehir planlamasına verilen önem dikkat çekicidir. Geniş meydanlar, düzenli caddeler ve yeşil alanlar yeni başkentin modernliğini vurgulayan unsurlardır. Bu tür alanlar fotoğrafçıların geniş açılı kadrajlarla yakalayabileceği sahneler sunar. Güvenpark gibi kamusal alanlar hem fotoğraf kompozisyonu için fırsatlar yaratır hem de dönemin şehircilik anlayışını gözler önüne serer.

      3. İnsan ve Sosyal Yaşam:

      Cumhuriyet’ in ilk yıllarındaki Ankara’ da yaşayan insanların gündelik hayatları o dönemin sosyal ve kültürel dinamiklerini yansıtır. İnsanların modernleşme çabaları, Batılı yaşam tarzını benimsemeye çalışmaları ve kamusal alanlarda özgürce dolaşmaları, o yılların önemli detaylarıdır. Bu sebeple eski sokaklardan kareler ya da dönemin kıyafetleri içindeki insanlar etkileyici bir kompozisyon oluşturabilir.

      4. Anıtkabir ve Atatürk’ ün Mirası:

      Anıtkabir Cumhuriyet’ in Ankara’ sının en önemli sembollerinden biridir. Bu mekânın fotoğrafları Cumhuriyet’in kurucusuna olan saygıyı ve bağlılığı simgeler. Fotoğraf kompozisyonunda Anıtkabir’in heybetli yapısı ve ziyaretçilerin buraya olan saygılı tutumu güçlü bir tema oluşturur.

      Fotoğraf Kompozisyonu Önerileri

      Cumhuriyet’ in Ankara’ sı temasını işlerken başarılı bir fotoğraf kompozisyonu oluşturmak için dikkate alınması gereken bazı unsurlar şunlardır:

      1. Geometri ve Çizgiler:

        Şehrin modernleşme süreci düzenli yapılaşma ve açık alanlarda dikkat çekici geometrik şekiller yaratır. Caddelerdeki simetrik ağaç dizilimleri, binaların modernist mimari tarzı ya da meydanlarda yer alan heykeller gibi unsurlar fotoğraflarda kompozisyonu güçlendiren görsel unsurlar olabilir.

        2. Işık ve Gölge Oyunları:

        Geniş caddeler, meydanlar ve binaların arasındaki alanlar, özellikle sabah ya da akşam saatlerinde dramatik ışık oyunları yaratır. Bu zaman dilimlerinde çekilecek fotoğraflarda ışık ve gölgelerin yarattığı zıtlıklar güçlü bir estetik etki oluşturur.

        3. İnsan-Mekân İlişkisi:

        İnsanların Cumhuriyet’ in Ankara’ sı ile olan ilişkisini yansıtmak fotoğrafların duygusal ve sosyal boyutunu güçlendirecektir. Kamu binalarının önünde yürüyen insanlar, meydanlarda toplanan gruplar ya da binaların gölgesinde oturan bir kişi şehrin insanlarla olan bağını ortaya koyar. Bu ilişkiyi gözler önüne seren kompozisyonlar izleyiciyi fotoğrafın içine çekecektir.

        4. Renk ve Monokromatizm:

        Cumhuriyet’ in Ankara’ sı temalı fotoğraflarda renklerin kullanımı da önemlidir. Modern binaların gri tonları, yeşil alanların parlaklığı ya da bayraklardaki kırmızı-beyaz kontrastı görsel olarak etkileyici sahneler sunar. Ancak bazı karelerde monokrom kullanımı da tarihi dokuya vurgu yapabilir.

        5. Tören Coşkusu:

        Cumhuriyet’ in Ankara’ sı temasının en önemli unsurlarından biri de resmi bayramlar ve coşkuyla kutlanmasıdır. Uzun pozlama teknikleriyle coşkulu anlatım yaratılabilir.

        Örnek Kompozisyonlar

        • Eski TBMM binasının önünde, sabahın ilk ışıklarında çekilmiş bir fotoğraf. Bina arka planda güçlü bir simge olarak dururken, ön planda yalnız bir insan silueti bina ile ilişki kurarak fotoğrafa derinlik kazandırıyor.
        • Atatürk Bulvarı’ nda sabah saatlerinde çekilmiş bir geniş açı fotoğraf. Bulvarın iki yanındaki ağaçlar simetrik bir şekilde kadrajlanmış, ortadan geçen tramvay hareket halinde yakalanarak Cumhuriyet’in modernleşme sürecini yansıtıyor.
        • Güvenpark’ ta öğleden sonra bir kalabalık. Gölgeler insanların üzerine düşerken, parkın ortasındaki anıt güçlü bir odak noktası olarak öne çıkıyor.

        Fotoğraf Seçiciliğinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

        1. Estetik ve Teknik Yeterlilik:

          Fotoğrafın kompozisyonu, ışık kullanımı, renk ve ton dengesi gibi estetik unsurlar seçim sürecinde önemli bir kriterdir. Bu tür fotoğraflar hem teknik anlamda başarılı olmalı hem de estetik açıdan tatmin edici bir bütünlük sunmalıdır.

          2. Tarihi Bağlam ve Hikâye:

          Fotoğrafın yalnızca görsel olarak güçlü olması yetmez, aynı zamanda bir hikâye anlatması da gerekir. Seçilecek karelerin Cumhuriyet’in ilk yıllarına dair güçlü bir anlatı taşıması önemlidir. Bir fotoğraf izleyiciyi yalnızca bir an ile sınırlamamalı onu dönemin içine çekmelidir.

          3. Duygu Yüklü Kareler:

          Fotoğraflar sadece şehrin fiziksel yapısını değil aynı zamanda o dönemin ruhunu da yansıtmalı. Cumhuriyet’ in coşkusunu, modernleşmenin getirdiği heyecanı ya da toplumsal değişimleri fotoğraflara aktarmak izleyicinin de bu duyguları hissetmesini sağlayacaktır.

          Sonuç:

          Cumhuriyet’ in Ankara’ sı temalı fotoğrafların seçimi hem tarihsel bir derinlik hem de sanatsal bir duyarlılık gerektirir. Fotoğrafçıların dönemin ruhunu yansıtan sahneleri yakalayarak bu büyük değişim sürecini estetik bir dille anlatması beklenir. Bu süreçte hem tarihsel bağlam hem de teknik yeterlilik fotoğraf seçiminde belirleyici rol oynar. Ayın fotoğrafı olarak seçilecek kare hem Cumhuriyet’in modernleşme sürecine tanıklık eden hem de estetik açıdan etkileyici olan bir sahne olmalıdır.

          Ekim 2024

          Maruf ŞİNİK

          FOTOĞRAFTA MİNİMALİZM

          Minimalizm Sanat Akımının Doğuşu ve Etkisi:

          Minimalizm,1960’larda Amerika’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu akım, sanatı en temel unsurlarına indirgemeyi ve gereksiz ayrıntılardan arındırmayı hedefler.

          Minimalizmin dayandığı temel felsefe tek bir cümle ile özetlenebilir: “Less is more” veya Türkçe’ye “Az çoktur” belki biraz daha düzgün bir ifade ile “Az aslında çoktur” diye çevirmek mümkündür.

          Minimalizmin temel prensipleri arasında sadelik, tekrar eden geometrik şekiller ve desenler, boşluk kullanımı ve belirginlik yer alır. Bu prensipler; mimari, resim, müzik, edebiyat ve fotoğrafçılık gibi birçok sanat dalında kendini göstermiştir. Minimalizm, sanatın özüne dönmeyi ve izleyiciye doğrudan sade bir mesaj vermeyi amaçlar. Minimalist sanatçılar, fazla süsleme ve karmaşıklıktan uzak durarak, sadelik ve belirginlik ile etkileyici eserler yaratmışlardır. Bu akımın kökenleri modernizmin getirdiği sadelik arayışına ve Japon Zen felsefesine dayanır.

          Fotoğraf Sanatında Minimalizm:

          Minimalizm akımı 1960’lı yıllardan itibaren bütün sanat disiplinlerinde üretilen eserleri etkilemeye başlamıştır. Birçok sanatçının birden fazla sanat disiplininde eserler verdiği bir dönemde minimalizm akımının fotoğraf sanatına da yansımaması düşünülemez. Ancak ilk kim tarafından, hangi tarihte kullanıldı tam olarak bilinmemektedir.

          Bununla birlikte fotoğrafta minimalizm, az olanla çok şey anlatma sanatıdır. Minimalist fotoğrafçılık, bir görüntüyü sadeleştirerek izleyicinin dikkatini ana konuya çekmeyi hedefler. Bu tür fotoğraflarda genellikle sadece bir veya birkaç öğe bulunur ve gereksiz detaylardan kaçınılır. Fotoğrafın bütününde boşluk (negative space) önemli bir yer tutar. Bu boşluk ana konuyu vurgulamak için kullanılır ve fotoğrafın mesajını güçlendirir. Minimalist fotoğrafçılık aynı zamanda görsel bir şiirsellik barındırır; az öğeyle derin ve anlamlı bir hikaye anlatır.

          Minimalist Fotoğraf İçin Yaklaşımlar:

          Minimalist fotoğraf üretilirken en temel gereklilik sadelik, boşluk kullanımı ve temel geometrik şekillerin kullanımıdır. Bu temel gereksinimleri karşılayacak şekilde aşağıda verilen bazı yaklaşımlar (tarzlar) kullanılarak minimal fotoğraf üretmek mümkündür.

          1. Az Öge Kullanımı: Minimalist fotoğraflarda genellikle bir veya birkaç ana öğe bulunur. Gereksiz detaylardan arındırılmıştır. Az sayıda ögenin kullanılması izleyicinin dikkatini ana konuya yönlendirir.

          2. Küçük Nesneler Kullanımı: Minimal fotoğrafın bu biçiminde; gösterilen konu, çerçeve içindeki genel öğelere kıyasla boyut olarak çok küçük, diğer bir deyişle minimal boyuttadır. Bu tarz minimalist fotoğraflar bize bu sonsuz evrende varlığımızın ne kadar küçük olduğunu hatırlatır.

          3. Boşluk (Negative Space): Ana konunun etrafında geniş boşluklar bırakılır. Böylece ana öğenin daha belirgin ve dikkat çekici olması sağlanır. Boşluk aynı zamanda fotoğrafın nefes almasını ve izleyiciye bir sakinlik hissi vermesini sağlar.

          4. Basit Kompozisyon: Kompozisyon sadedir ve karmaşık öğeler içermez. İzleyicinin dikkatini dağıtacak unsurlar bulunmaz. Basit kompozisyon fotoğrafın mesajını daha güçlü kılar ve izleyicinin ana konuya odaklanmasını sağlar.

          5. Sade Renk Paleti: Genellikle az sayıda renk kullanılır. Siyah-beyaz fotoğraflar veya pastel tonlar minimalist fotoğrafçılıkta sıkça tercih edilir. Az renk kullanımı fotoğrafın sadeliğini ve belirginliğini artırır.

          6. Basit Geometrik Şekiller: Daireler, çizgiler, eğriler, kareler, silindirler, dikdörtgenler, üçgenler vb. gibi basit geometrik şekillerin kullanımı minimalist fotoğraflarda sıkça görülen bir yaklaşımdır. Elbette bu şekillerin hepsini tek bir fotoğrafta kullanmak gibi durum söz konusu değildir. Biri, birkaçı, birçoğu kullanılabilir.

          7. Tekrar ve Desenler: Tekrar eden basit desenler ve şekiller minimalist fotoğraflarda sıklıkla kullanılır. Bu desenler ve şekiller fotoğrafa ritmik bir düzen ve estetik bir uyum katar.

          8. Bütünün Küçük Bir Bölümünün Kullanılması: Bazı minimalist fotoğraflarda izleyiciye ana konunun sadece bir kısmı veya bir parçası gösterilir ve ona tamamını/geri kalanını hayal etme fırsatı tanınır. Doğal olarak bu yaklaşım konu hakkında bir gizem duygusu yaratır ve bu nedenle de izleyicinin minimalist fotoğraf ile ilgilenmesini ve bağlantı kurmasını destekler.

          9. Az Ayrıntı Kullanımı: Bu tür minimalist fotoğraflarda genellikle ayrıntıların çoğu kasıtlı olarak yok edilmiştir. Fotoğrafta detayarın olmaması izleyicinin ilgisini doğrudan ana konuya yönlendirir ve genellikle düşündürücüdür. Bu imgeler doğası gereği soyut değildir, tasvir edilen konu gerçek hayatla / dünya ile ilişkilendirilir.

          10. Sıfırlamacılık (Zeroism): Bu yaklaşım ile üretilen minimalist fotoğraflarda konu fotoğrafçı tarafından doğrudan gösterilmez. Fotoğrafa bakan izleyiciye kasıtlı olarak gerçek konunun ne olabileceği sorgulatılır. Fotoğrafın tamamı tek bir yüzey veya boşluktan oluşabilir. İzleyicinin ilk bakışta veya daha sonrasında fotoğraftaki özneyi tanıyamaması, herhangi bir şey ile ilişkilendirememesi olasıdır. Bu tür fotoğraflar soyut olarak da düşünülebilir ve bazı durumlarda soyut minimalizm olarak da kategorize edilebilir.

          Minimalist Bir Fotoğraf Nasıl Olmalı?

          Minimalist bir fotoğrafın başarılı sayılması için şu unsurlara dikkat edilmelidir:

          • Gereksiz Öğelerden Kaçının: Fotoğrafta sadece ana konuyu vurgulayan öğeler bulunmalıdır. Fazlalıklardan kaçının. Her detayın bir amacı olmalı ve fotoğrafın genel kompozisyonuna katkıda bulunmalıdır.

          • Boşluğu Kullanın: Ana öğenin etrafında yeterli boşluk bırakın. Bu durum konunun daha belirgin olmasını sağlar. Boşluk aynı zamanda fotoğrafın dengeli ve estetik bir görünüme sahip olmasını sağlar.

          • Basit Tutun: Kompozisyonu ve renk paletini sade tutun. Az ama etkili öğeler kullanın. Sadelik fotoğrafın mesajını güçlendirir ve izleyicinin dikkatini ana konuya çekmesini sağlar.

          • Şekil, Doku ve Desenlere Odaklanın: Basit geometrik şekiller, desenler ve dokular kullanarak minimalist bir etki yaratın. Şekil, doku ve desenler fotoğrafa derinlik ve zenginlik katar.

          • Sade ve Belirgin Konular: Ana konunun sade ve belirgin olmasına özen gösterin. İzleyici fotoğrafa baktığında neye odaklanması gerektiğini hemen anlayabilmelidir. Sadelik, minimalist fotoğrafın en önemli özelliklerinden biridir.

          Minimalist Fotoğrafçılığın Uygulama Alanları:

          Minimalizm fotoğrafın her alt alanında uygulanabilecek felsefik bir yaklaşımdır. Yani minimalist fotoğrafçılık farklı alanlarda ve konularda uygulanabilir.

          Doğa, şehir manzaraları, portreler, sokaklar ve hatta soyut konular minimalist yaklaşımla ele alınabilir. Minimalist fotoğrafçılığın en güzel örnekleri arasında Michael Kenna’nın siyah-beyaz peyzaj fotoğrafları, Hiroshi Sugimoto’nun deniz manzaraları ve Fan Ho’nun sokak fotoğrafları yer alır. Bu sanatçılar sade kompozisyonları ve dikkatlice seçilmiş öğeleriyle izleyiciye güçlü ve etkileyici görsel deneyimler sunarlar.

          Sonuç:

          Minimalist fotoğrafçılık sadeliğin ve belirginliğin gücünü kullanarak etkileyici görüntüler oluşturmayı hedefler. Gereksiz detaylardan arındırılmış, sade ama anlamlı fotoğraflar yaratmak izleyiciye güçlü bir görsel deneyim sunar. Fotoğrafta minimalizmi uygulamak sadece teknik bir beceri değil aynı zamanda bir sanattır. Her fotoğraf az öğeyle çok şey anlatmanın, sadeliğin içinde derinlik bulmanın ve görsel şiir yaratmanın bir yoludur. Minimalist fotoğrafçılık izleyiciye sakin, sade ve derin bir estetik deneyim sunar.

          Okan YILMAZ

          Mayıs 2024

           Fotoğraflar: Okan YILMAZ

          SUYU FOTOĞRAFLAMAK

          Suyu fotoğraflamak neyi ifade eder?

          Su fotoğrafçılığı, suyu ana görsel unsur olarak vurgulayan herhangi bir fotoğrafı ifade eder. Su, gurur duyulacak harika fotoğraflar yaratmak için kullanılabilecek renksiz ve muhteşem bir doğal kaynaktır. Fotoğraflarınızın ana ilgi noktasını temsil edebilir veya kompozisyonunuzun önemli bir parçası olabilir. Öncelikle yakalamak istediğiniz su kaynağını belirlemenizi, onu nasıl yakalayacağınızı düşünmenizi ve ardından etkili bir görüntü oluşturmanızı öneririm. İçinde su bulunan bir sahneyi nasıl yorumlayacağınız tamamen kişisel bir tercihtir ve ana konu olarak seçeceğiniz suyu fotoğraflarken suyun hareketini şeklini ışıkla olan etkileşimini ortaya koymak, sizin yaratıcı fotoğrafçılığınıza bağlıdır.

          Su nasıl fotoğraflanır?

          Su fotoğrafı çekmeyi düşünüyorsanız, bir planlama dâhilinde hareket etmeniz sizi başarıya ulaştıracaktır. Suyun tek bir şekli, hızı veya görünümü yoktur. Herhangi bir alanı dolduracak şekilde hareket edebilen bir madde olduğu için mesele yalnızca onu çekmek için farklı açıları keşfetmekle ilgili değil, aynı zamanda suyun o andaki spesifik özelliklerine odaklanmakla da ilgilidir. Bu çerçevede su fotoğrafçılığı onlarca, hatta yüzlerce yaratıcı olasılık sunar.

          Basit görünebilir, ancak su, çeşitli teknikleri kullanarak muhteşem fotoğraflar çekmenize olanak tanıyan harika bir fotoğraf konusudur. Su fotoğrafçılığı konuları ve teknikleri kapsamında bu yazıda birkaç örnek verilmiştir. Verilen örnekleri de düşünerek sanatsal vizyonunuza uygun fotoğraflarınızı görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Fotoğraf çekmek insana mutluluk verir tüm fotoğrafçı arkadaşlara mutluluklar diliyorum.

          Suyu fotoğraflamak kapsamında bir kaç örnek:

          • Su damlasını fotoğraflamak,
          • Uzun Pozlama tekniğini kullanarak suyu fotoğraflamak,
          • Deniz dalgasını fotoğraflamak,
          • Sudaki yansımaları fotoğraflamak,
          • Sıçrayan suyu fotoğraflamak.

          M. Zeki GÜVEN

          Nisan 2024

           

          Fotoğraflar: M. Zeki GÜVEN

          FOTOĞRAFTA HAREKET

          Fotoğraf: Gülcan ACAR

          Fotoğrafta hareketli görüntü arayışı günümüz hız dünyasının görsel ifadesi olarak düşünülebilir. Sanayi devrimi ile hızlanan ve mekanikleşen hayatın takipçisi, değişim ve dönüşümün belgeleyicisi olan fotoğraf, zaman içerisinde kendisine atfedilen misyondan sıyrılarak çağdaş sanatın estetik ifade aracı olma çabasına girmiştir. 

          İcadından kısa bir süre sonra neredeyse tüm sanat dallarının yararlandığı teknolojik bir araç olarak kullanılan fotoğraf, 20 yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkan çağdaş sanat akımlarının hemen hepsinde kendine bir yer edindi. Dinamizm, Fütürizm, Empresyonizm, Sürrealizm gibi gerçekçi ve çok ayrıntılı düşünce yansıması fikrine karşı çıkan bu akımlardan etkilenen bazı fotoğrafçılar, “fotoğrafta hareket” tekniklerini kullanarak farklı düşünme ve görme biçimleri sergilediler. Bu akımların felsefesine paralel olarak, fotoğrafçılar doğayı ve nesneleri objektif gerçeklikten ziyade kendi izlenimlerine dayalı, biçimin ikinci planda olduğu, daha dinamik ve duygusal bir yaklaşımla fotoğraf karelerine aktardılar.  

          Fotoğraf: Gülcan ACAR

          Tarihsel süreçte bilgisayar, görüntü düzenleme yazılımları, dijital fotoğraf makinesi ve sayısal iletişim teknolojilerin gelişmesi ile fotoğrafta hareketli görüntü yaratımı biçim, içerik ve teknik olarak değişim gösterir. Fotoğrafta hareket, görüntüde aksiyonun sabitlenmesi ve fotoğraf ile hareket izlenimi verilmesi olarak iki temel yaklaşımda ele alınabilir.

          Fotoğraf: Gülcan ACAR

          İlk yöntem olan hareketi dondurarak görüntünün sabitlenmesi, yüksek enstantane ile konunun net bir şekilde görünmesi ile gerçekleşir. Bu çekim yönteminde anlam bütünlüğünü iyi ortaya koyan, en etkili fotoğraf için zamanlama çok önemlidir. Zamanlama yani deklanşöre basma anı yakalanmak istenen görüntünün hemen öncesinde gerçekleşmelidir. Bunun için çekim yapılacak konunun önceden çok iyi incelenmesi, izlenmesi, doğru sonucun çekim öncesinde tasarlanması gereklidir. Konunun netliği için sadece yüksek enstantane değeri yeterli değildir. Otomatik netlik modu, önceden netleme, netlik kilitleme tuşunu kullanma ya da var ise sürekli çekim modu gibi değişkenleri doğru bir şekilde kullanmak; bunun için de çekim yapılan makinanın teknik özelliklerine çok iyi hâkim olmak gerekir. 

          Fotoğraf: Gülcan ACAR

          Hareket fotoğrafçılığında diğer yaklaşım olan düşük enstantane değeri kullanarak uzun pozlama yapmak, fotoğrafta bir hareket bulanıklığı yaratarak hareketin belirgin hale gelmesine olanak tanır. Bu çekimde makinenin hareket şekli ve yönü ile hareketli nesnenin hızı istenilen sonuca erişmede öncelikli değişkenlerdir. Sayısız şekilde makine hareketinin yanı sıra, “Pan” tekniği, değişken aralıklı lens ile “Zoom-in/Zoom-out” hareketi, üst üste çekim gibi farklı uygulamalar ile dinamik görüntüler oluşturulabilir.

          Fotoğraf: Gülcan ACAR

          Tüm bu çekimlerde hareketi yakalamanın en önemli unsuru, fotoğraf makinesinin enstantane hızını kontrol etmektir. En uygun enstantane hızını tespit edene kadar çok sayıda deneme yapmaktan kaçınmamak gerekir. Diğer yandan parlak gün ışığı gibi aydınlık ortamlarda kısık diyafram açıklığında bile hareket bulanıklığı yaratacak kadar düşük bir enstantane hızı yakalamak mümkün olmayabilir. Bunun için ışık miktarını azaltacak ND filtreler kullanılmalıdır.

          Fotoğraf: Gülcan ACAR

          Diğer hareket fotoğrafçılığı yönteminde olduğu gibi başarılı bir hareket fotoğrafı için sadece temel hareket fotoğrafı tekniklerini bilmek yeterli değildir. Kullanılan makinanın teknik özelliklerinden faydalanmak, örneğin bu çekim yönteminde “Enstantene Önceliği” modu ve “Otomatik ISO” kullanmak istenilen sonuca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Unutulmamalıdır ki çekilen aktivite hakkında önceden bilgi edinmek kompozisyona odaklanma şansını artıracak, makine ayarlarını yaparak çekime hazır halde olmak çekim hatalarını minimize edecektir. 

          Gülcan ACAR

          Nisan 2024

           

          Fotoğraflar: Gülcan ACAR